Bana sorarsan sorulacak ve yanıtlanacak tek bir soru var: Ne kaybederim...
Bu soru ve buna vereceğimiz cevap bir yerden başlamak için fazlasıyla yeter diye düşünüyorum. Neticede her insanın gerek yetiştiği çevre gerekse genetik olarak tabiatı farklı farklıdır. Kimi daha dışa dönük kimi tam tersidir. Kimi fazlasıyla girişken kimi utangaçtır.
Hiçbir durumun bir diğerinden üstün ya da daha geri bir konumda olduğunu peşinen söyleyemeyiz. Hatta kimi durumlarda utangaç olmanın, aksi duruma nazaran avantajları olduğunu bile söyleyebiliriz.
Kanımca buradaki mesele bizlerin bu durumumuz ile ne denli barışık olup olmadığımız meselesidir. Bu konuda bir sıkıntımız yok ise dert edinecek bir durum da yok demektir. Fakat bu durum bizim için engelleyici bir durum yaratmaya başlamış ve iç barışımızı tehdit eder hale gelmişse, buna dur demek gerekir. Bunun için de “kaybedecek neyim var” diyerek bir yerden başlamak gerekir.
Hiçbir insan yoktur ki, karakteri ne olursa olsun, yeni başladığı bir işte, takındığı bir tutumda, yaptığı bir tercih veya seçim ile kendinde yapmayı planladığı değişikliklerde acemilik yaşamasın. Zira tecrübe dediğimiz şey; yaşamımızdaki oluşların artı ve eksilerinin toplamıdır. Bu toplamdır ki, her seferinde bize yolun neresinde olduğumuz, bundan sonra yürüyeceğimiz yolda ne yapıp ne yapmayacağımız konusunda, denenmiş, sınanmış bir kılavuz görevi görür.
Fakat bu muazzam kılavuza sahip olmanın tek koşulu var: Bir yerden başlamak. Zira başlamadığımız şey ile ilgili tecrübe edinme, ders çıkarma, öğrenme ve gelişme şansımız asla olamaz.
Başa dönersek: Ne kaybederim? sorusuna vereceğimiz cevap bize mutlaka bir şey söyleyecektir. Ya otur oturduğun yerde ya da ya bismillah. Tercih senin… Ve bir kere başladı mıydı gerisi o kadar kolay ki…Daha ne duruyorsun…Sevgiyle…