Üniversiteler Neden Tam Bağımsız Değil?
Ne yazık ki haklısınız. Üniversiteler bilim yuvalarıdır. Bağımsız değil özerk olmaları beklenir. Yani bir üst organa bağlı olmakla birlikte, ayrı bir yasaya göre kendi kendini yönetme yetkisi olan, kendi kendini özgürce yöneten, kendi alanı ile ilgili kararları hiçbir baskı ve dayatma altında kalmadan özgürce alabilen ve hayata geçirebilen kurumlar olmaları beklenir.
Öyle olan köklü üniversiteler de vardır ancak ülkemizde ve demokrasinin emeklediği çoğu ülkede, bilime yönelik sistemli saldırıdan, bilim insanları ve onların bilim üretmek üzere bulunduğu üniversiteler de fazlasıyla nasibini aldı. Buradaki hedef dört duvar değildir. O dört duvarın içinde üretilen, onun etkilediği, aydınlattığı, yol gösterdiği toplumdur, halktır ve sadece örgütlü cehalete alan açabilme ve kolay yönetebilme adına…
Bir halkı zaptu-rapt altına almanın en kolay yolu onu cehalet etrafında örgütlemektir. Bunun için her kademede, başta eğitim olmak üzere eğitenlerin de eğitildiği, içeriklerin hazırlandığı, stratejilerin bilimselliğinin sınandığı, aklın en mütevazı ve içten pazarlıksız egemen olduğu, olması gerektiği üniversiteler hedef olacaktır, olmaktadır.
Bu hedef alma biçimi kimi zaman bütçeleri kısılarak, kimi zaman yasal düzenlemelerle boğularak, kimi zaman fiili olarak özerklikleri yok sayılarak, kimi zaman kürsüler satın alınarak ve ağırlıklı olarak liyakatsiz, yetisiz, yeteneksiz fakat yetkili kadrolar atanarak yapılacaktır, yapılmaktadır. Bazen daha aşırısına gidilerek, sırf işinin gereğini (Bilim) yaptığı ve (Bilimin gereğini) ifade ettiği için akademisyenler açığa alınmakta, gözaltına alınmakta, ihraç edilmekte ve tutuklanmaktadır.
Fakat karamsar olmamak lazım. Cehalet sessiz sedasız, aklın, bilimin ve dolayısıyla üniversitelerin temel arayışı ve hedefi olan gerçek bağıra bağıra ve mutlaka davul zurna ile gelir. Umutsuzluk yasak…
Ancak bir konuya daha açıklık getirmekte fayda var. Evet, üniversiteler özerktir, özerk olmalıdır. Böyle üniversiteler de vardır. Fakat “parayı veren düdüğü çalar” misali, hiçbir üniversite ekonomik olarak da tam bağımsız olmadığı sürece, az ya da çok, doğrudan ya da dolaylı iktidarların ve hamisi konumundaki sermayenin tahakkümünden kurtulamayacaktır.
Aksi olsaydı “Evrim Ağacı” bir platform olma arayışına girme ihtiyacı bile duymazdı ve bizler bu platformlar üzerinden değil, halka ve akla açık, bilimin pazarlıksız ve teklifsiz yapıldığı üniversite derslikleri, amfileri, laboratuvarları üzerinden, doğrudan temas ederek bunları tartışıyor olurduk. Sevgiyle…
Kaynaklar
- Fikret Başkaya. (2015). Avrupa Merkezcilik Resmi İdeoloji Bilim Ve Sosyalizm. Yayınevi: öteki yayınevi. sf: 176.
- Makarenko. (2008). Eğitbilimsel Görüşleri, Yaşam Öyküsü-Anı Ve Notları. Yayınevi: Sorun Yayınları. sf: 160.
- Vasili Suhomlinski. (2003). Eğitim Üzerine. Yayınevi: Sorun Yayınları. sf: 208.