Öncelikle belirteyim ki ben Liberal Atatürkçüyüm. Dediğiniz doğrudur, aşırı bir nefret var. Kaynağı ne diye sorarsanız şöyle bir sıralama yapabiliriz; Klasik Atatürkçülük, Demokrasiya el uzattığında kendini Atatürkçü sanan ordu, Osmanlı aşkı, Avrupacılık ile Doğuculuk arasında sıkışıp kalmış Anadolu değerleri. Hepsini tek tek inceleyelim.
Şimdi, bu cumhuriyet Atatürkçüdür. Ancak klasik Atatürkçülüğün çok ağır sorunları var. Örneğin Devletçilik. Atatürk devletçiliği piyasayı başıboş bırakmaz arada bir "Selamünaleyküm beyler" der gider. Doğru bir ilke mi bu? Tabi ki hayır. Devlet ekonomiye el uzatınca piyasa içi yarışma çöküyor. Piyasada bir yarışma olmalı ki özel mülkiyet hakkı korunsun, sürekli gelişme olsun ki devlet ekonomiye elini süremesin. Ulu mareşal Atatürk bir liberaldi. Ancak ne yazık ki 1929'da uluslararası ekonomik bunalım yüzünden geçici olarak devletöilik uygulandı. Tam devletçilik bitti dedik savaş çıktı. Sonuç? Özal devletin üretimevlerini, KİT dediğimiz şirketleri özelleştirene kadar üzerimize yük olan ve Atatürk devrimlerini yok eden bir ekonomik düzen.
Atatürk devrimlerine bakın, çoğu insanları özgürleştirmeye yani liberalleşmeye yöneliktir. Kaldı ki siz liberal devrimler yaparsanız ülkeniz kalkınır. Günümüz egemen düzeni Kapitalist liberalizmdir. Biz, Aydınlanmaya veya Sanayi devrimine yetişemedik ama liberalizme geçte olsa yetiştik. Peki halk bunu anladı mı hayır? Besim Tibuk, Turgut Özal, halka "Satmak" kavramını anlatamadı. Bizşm halkımız devletçidir. Monarşi döneminden kalma bir yaşama sahip halk özelleştirmek ya da satmak her neyse bu kavramları yanlış anladı. Kavram yanılgısı var.
Osmanlı aşkı ve Avrupacılık şu biçimde incelenebilir: İnsanımız bilgisiz. Belki YouTube 'da falan görürsünüz kimisi Şeriat der, hemen biri çıkar Tanrı'ya söver. Daha tartışmayı bilmiyoruz, liberalizm ya da devletçilik gibi düşünceler üzerine tartışmak bizim neyimize? Eğitim-Öğretim devletin elinde. Tarikatlara karşı devlet yine eğitimi denetleyebilir. Devletçilik eğitime uygulanabilir. Her neyse konuya dönelim.
12 Eylül darbesini bilirsiniz. İnanç öğrencesi zorunlu oldu, daha geriye gidelim 1950'li yıllarda köy enstitüleri kapatıldı. Günümüze gelelim, Evrim kuramı kaldırıldı. Siz eğitim öğretimi iyi vermezseniz, araştırmaya özendirmezseniz bu insanlar oradan buradan duyduğuna inanır. Akademik araştırma olmaz. Komünizm bir çoğuna göre hainliktir. Tamam, ortak mülkiyeti falan savunur, bende sevmem komünizmi, ancak burada şöyle bir durum var; Halkımız, kişi ideolojisini savunamadı diye o ideolojiyi de kötü sanıyor. Yani insanımız kasıtlı olarak bilgisiz bırakılmıştır, sorun burada.