Tabi ki:
*Enlem (güneş ışınlarının geliş açısı); Güneyden kuzeye doğru daha eğimli bir açı ile gelir ve ısı farkına neden olur. Güney daha büyük açı ile daha çok ısınır iken kuzey daha düşük bir açı ile daha az ısınır ve ısı her şeydir. ( Ülkemize güneş ışınları hiçbir zaman dik bir açı ile gelmez ve güneş hiçbir zaman doğudan doğup batıda batmaz. Bunun için bknz. Eksen eğikliği)
* Karasallık-Denizellik: Deniz kıyıları ve deniz etkisinin iç kısımlara girebildiği yerler ( Ege misal, dağlar denize dik uzanır fakat karadeniz ve akdenizde dağlar denize paralel olduğu için deniz etkisi iç kısımlara giremez) suyun ılıtıcı etkisi nedeni ile daha ılıman, iç kısımlar daha soğuktur. Bu aynı zamanda yağışı da etkiler ve yağışın su kaynaklı ılımanlaştırıcı bir etkisi vardır.
*Dağların uzanış yönü: Yukarıda ege ve diğer kıyı bölgeler kıyaslanmıştır.
*Bakı yani dağların uzanışına bağlı olarak güneşe dönük olan (güneye) ve dönük olmayan ( kuzeye) bakan yamaçlar arasında ısı farkı olacaktır.
*Yükselti ya da diğer bir değiş ile yer şekilleri: Ülkemiz batıda doğuya doğru kademeli olarak yükselen bir ülke ve doğal olarak her iki yüz metrede bir sıcaklığın bir derece düştüğü var sayılırsa ülkemizde sıcaklı batıdan doğuya doğru kademeli olarak düşer.
* Ve bunlara ek olarak eser miktarda da olsa insan etkisi: Sanayi, kentleşme, karbon salınımı, orman varlığı, su dengesi vb.
* Bir de rüzgarlar. Fakat ağırlıklı olarak enleme tabidir ve güneyden esen sıcaklığı arttırıcı kuzeyden esen azaltıcı bir işleve sahiptir. (ARA YÖNLER DAHİL)
Bu nedenle ülkemizde üç ana iklim tipi görülür.
1. Akdeniz ikklimi: Akdeniz, Ege ve Marmaranın güney kısmı.( Yazları sıcak ve kurak , kışları ılık ve yağışlı. Bitki örtüsü maki.)
2. Karadeniz iklimi: Karadeniz kıyı kuşağı boyunca karadeniz bölgesi ve marmaranın karadeniz kıyıları yani kuzeyi. ( Her mevsim ılık ve yağışlı. Bitki örtüsü orman)
3. Karasal iklim: Deniz etkisine kapalı iç kısımların tamamı. İç Anadolu, doğu Anadolu, güney doğu Anadolu ve marmaranın trakyası. Ancak burada nüans farklılıkları vardır. Trakya yüksek olmadığı için karasal ikl,im geçiş özelliği gösterir. Yani sınırlar keskin değildir. İç Anadolu ortalama yüksekliğe ship olduğu için (1200m) , doğu anadoluya kıyasla daha yumuşak bir karasal iklim özelliği gösterir. Güney doğu anadoluyu iç anadoludan ayıran temel fark daha güneyde oluşundan dolayı ısı farkıdır. Doğu Anadolu ise yükseltisi nedeni ile sert karasal bir iklime sahiptir. ( Yazları sıcak ve kurak kışları soğuk ve kar yağışlıdır. Bitki örtüsü: Trakya, İç Anadolu ve güney doğu Anadolu ağırlıklı olarak bozkır, doğu Anadolu step)
Ayrıca kimi yerlerde mikro klima bölgeleri vardır ve hakim iklimimn özellikleri dışında özellikler de gösterebilir. Bunlar dara alanlı özel bölgelerdir. Misal Rize iklimşi karadeniz iklimi olmasına rağmen sadece akdenize özgü turunçgil belirli bölgelerde yetişebilmektedir. ( kuytu özelliği) Aynı zamanda Iğdır Sert karasal iklim kuşağında olmasına rağmen etrafı yüksek dağlarla çevreli bir çukur niteliği taşıdığından, yağış miktarı hariç aynı özellikleri gösterir.
Bunların dışında yerel doğal etkilerden kaynaklı farklılıklar da mevcuttur. Misal Antalya da akdeniz bölgesindedir ve akdeniz iklimi egemendir, Isparta’da da fakat nüans farkıyla. Bu yağış, nem, sıcaklı, yıllık ortalama güneşlenme süresi, donlu gün sayısı vb. olarak kayda geçer. Bu durum atynı iklime tabi Hatay ve Maraş için de geçerlidir.
Bu nedenle ülkemizde İklime ve yerşekillerine bağlı olarak sadece bölgeler değil aynı zamanda aynı bölge içinde bölüm ve yöreler de belirlenmiştir. Batı akdeniz bölümü, Antalya Teke yöresi vb.gibi.
Not: Bütün bu bilgiler ne yazık ki bugün için geçerlidir. Ve ne yazık ki ülkemiz çölleşiyor. Dolayısı ile iklim kuşaklarının küresel ısınmaya bağlı olarak da yer değiştirmei nedeni ile bizden sonraki kuşaklar ülkemiz için yedi bölge yedi iklim olgusunu deneyimlemeyebilir.
Akdeniz iklimi kuzeye kayıyor ve yerini kurak ve sıcak bir tropikal iklime bırakıyor. Konya ve çevresinde filmlerden tanık olduğumuz kumullar ( Leyla ile Mecnunun kumulları) , yani çölleşme hızla ilerliyor. Konya Karapınar ile sınırlı iken bugün çok daha geniş alanları tehdit ediyor.
Bu sürecin önünde en büyük engel olan orman varlığımız ise içler acısı…Ya bilinçsiz su tüketimimiz…Fosil yakıtta ısrarımız.
Yapılan bir araştırmada bugün itibarı ile bir yılın üçte birini ve her yıl katlanarak artacak şekilde gelecekte tüketiyoruz. Nereye kadar… ( Bunun için bakınız: Fikret Başkaya; 6. Yok oluşa koşar adım, özgür üniversite.)
Umarım aradığınıza cevap olmuşumdur.[1]
Kaynaklar
- İbrahim Atalay. (2011). Türkiye İklim Atlası. ISBN: :9789751031877. Yayınevi: İnkılap Kitabevi. sf: 136.