Soru oldukça sorun da olacak gibi geliyor!
Tüm sorunların çözülebilmesi için zamanın akışının bir noktada durması ve o güne kadar birikmiş tüm sorunların çözüme kavuşturulmuş olması koşulu zorunludur.
Ancak zamanın akışı devam ettiği sürece ve insanlar için “yarın” ifadesi sadece gelecek olarak değil de aynı zamanda bir belirsizlik içerdiği sürece, kelime kökeni soru olan sorunun bitmesi mümkün görünmüyor.
Neticede her yeni gelen gün yeni şeylere gebe demektir ve bu gebelik illaki yeni sorulara vesile olacak ve soruların cevabına yönelik her çaba aslında soruyu bir sorun olarak görmek anlamına gelecektir. Sonra yine ve yeniden…
Bir sorunun çözülebilme koşulu o sorunun yaşanmış olmasını zorunlu kılar, yani geçmişe özgü olmasını. Ancak gelecek daima gelecektir ve bu olduğu sürece de, soru ve soruya cevap arayışı (Sorun olarak tespit ve çözüm arayışı) devam edecektir.
Sorunun sorun olup olmadığı büyük veya küçük oluşuna göre değerlendirilmez. İster maddi temelli ve herkesi ilgilendiren yaşamsal bir içerikte de olsa (savaş, göç, salgın hastalık gibi) , ister bireysel ve sırf iç sıkıntımızdan kaynaklı da olsa sorun, büyük ya da küçük sorundur.
Batının sorunları çözdüğü tespiti görelidir. Evet, birikmiş onca sorunu çağdaşları olan geri kalmış ve üçüncü dünya ülkelerine nazaran çok daha etkili ve hızlı çözdüğü doğrudur. Ancak modern yaşamın kendinden kaynaklı ve sürekli kendini yenileyen sorunlarını da görmek lazım. Yabancılaşma, bireycilik, çevre kirliliği vb. gibi…
Batıyı tek başına ele alıp tüm dünyadan yalıttığımızda nispeten sorunlarla daha az boğuştuğunu söyleyebiliriz. Ancak kendileri dışındaki dünyaya transfer ettikleri sorunları da hesaba kattığımızda ve küresel ölçekte düşündüğümüzde, aslında modern batının var olan sorunlara kat kat yeni sorun eklediğini de görmek lazım.
Finanse ettiği savaşlar, üçüncü dünya ülkelerine taşıdığı sanayi ve bunun yarattığı çevre sorunları, ihraç ettiği çöpler ve göreli refahlarının kaynağı olan üçüncü dünya ülkeleri ile yoksul dünyanın sömürüsüne dayanan, neden olan yokluk, yoksulluk, adaletsizlik vb.
Diyelim ki dünya bir gün tek bir ad altında birleşti ve teknoloji o kadar gelişti ki; bugün sorun olan birçok şey (Hastalıklar, açlık, savaşlar, çevre kirliliği vb.) çözüme kavuştu, sömürü ortadan kalktı ve tüm insanlık tek yürek hareket etmeye başladı.
Bu durumda bile zaman akmaya devam edeceğinden ve dünyamız evrenden yalıtık olmadığından, en yakın güneş sistemimizdeki her şey ve ötesi evrendeki her gelişme, değişme vb. bizlere de yansıyacağından; ne sorularımız bitecek ne de bu sorulara cevap arayışımız. Dolayısı ile her cevap arayışımız bir sorunun tespitinin aynı zamanda adı olduğundan sorun da bitmeyecek. Ve çözümler de tabi ki…