Bu belirttiğiniz nokta tam olarak diyalektik ile ilgili.
Her insan belirli bir kültürün, inancın, eğitimin, hayata bakış biçiminin ürünü. Yer yüzündeki insanların ezici bir çoğunluğu, ailesinin ve içine doğduğu toplumun inanışlarına sahip. Buna göre de içine doğduğumuz ön kabulleri inceleyip sorgulamadan benimsiyoruz. Bu nedenle de bir parçası olduğumuz sistemin sorunlarını, kusurlarını göremiyoruz.
Zıt fikir lazım. Ancak bizim gibi olmayan insanların fikirleri bize eksiklerimizi gösterebilir. Bu da diyalektik mantığın temeli zaten. Zıt fikir ihtiyacı.
Ama zaten insan çok fazla bileşenden oluşan hayli karmaşık bir canlı. O nedenle zaten her zaman farklı fikirler var. Geniş kitleleri birbirine benzer kılmak olanaksız. Zaten demokrasi de bu nedenle var. Farklı kitlelerin uyum içerisinde bir arada yaşayabilmesini sağlayan yönetim biçimi bu. Her zaman farklı kişiler ve fikirler olacak. Ki zaten herkesi benzer kılmaya çalıştığınız toplumlar varlıklarını sürdüremiyorlar. Geçmişte bu denendi ve başarısızlığın kaçınılmaz olduğu görüldü.
Ayrıca sarsıcı, insanlığı ileriye götüren fikirler de çoğunlukla toplumdan farklılaşan kişilerden çıkmıştır. Herkesi birbirine benzetmeye çalışmak, dehaların baskılanması anlamına gelir.
Özetle, farklılıklar zenginliktir. Farklı fikir ihtiyacı da gayet sağlıklı bir talep ve beklenti.