Tübitak'ın "hayvanat bahçesi müdürü" tarafından yönetilmediği yıllarda bu dergiler; düşük basım kalitesiyle basılmasına, alım gücü açısından kısıtlı bir kitleye hitap etmesine ve dağıtım problemleri nedeni ile bekki bölgelere ulaşabilmesine karşın, çocuklarda ve gençlerde büyük değişimlere neden olup, bilimi sevdirmişti. Şahsen ben Tübitak kitapları ve dergileriyle iç içe bir ailede büyüdüm. Babam TSK 'da işçi idi. Ama evimize düzenli olarak Tübitak dergisi ve yeni basılan kitapları girerdi. Muhtemelen babamın General Dynamics F-16 Fighting Falcon montaj ağının inşasında usta işçi olarak sık sık Ankara'daki Ana ikmal bakım komutanlığına çağırılmasının da etkisi vardır. Ankara'da bu yayınlara erişimi daha kolay oluyordur. Diğer taraftan 1980 ve 1990 larda dinamik bir işçi kitlemiz vardı. babam kendi aralarında kurdukları Türk Sanat Müziği grubunda keman çalan, elektroniğe meraklı, tesviye mezunu olmasına rağmen bilişimi önemli bulan ve bana bir sürü yazılım kitabı temin eden bir insandı. Bulunduğu fabrikada gin içindeki askeri hiyerarşi mesai ile biter; mühendisi, albayı, işçisi, sivil memuru ve bunların eşleri ortaklaşa birşeyler yapardı. Babam bu dergi ve kitapları önce kendisi okur, anlamaya çalışır, sonra bizim anlayacağımız şekliyle anlatırdı. Pedagojik eğitimi yoktu. Hatta bulunduğu fabrika nedeniyle biraz agresif bir yapısı ve sert bir mizacı da olduğunu düşünürüm. Ama örnekler vererek öğretmede başarılıydı. Nispeten dönemin iş gücü açısından babam daha avantajlı bir işte çalıştığından eve astronomi ve fizik ile ilgili kitaplar, ansiklopediler, biyoloji ve evrim kitapları, yazılım dilleri kitapları girerdi. Bazı kitapların yabancı dilden çevirisi olmazdı. Babam bunları fabrikada bulunan yeminli tercümana çevirtir; bize resmi olmayan türkçe çevirilerini ulaştırırdı. Babam lise mezunu olduktan sonra üniversite okumamış olmasına rağmen bugün üniversite mezunundan beklenen tüm bilgi ve birikime 1980 li yıllarda sahipti. Tübitak şu an berbat bir şekilde yönetiliyor. Biliyorum burada siyaset yasak... Ama kendilerini devlet zanneden şahısların bilime bakışı ve yönetim politikası bizi ileri taşımaktan çok uzak bir hal aldı. Bilim üretimi durma noktasına geldi. Teknoloji üretimi sıfıra yaklaştı. Saçma sapan projelerle yandaş fonlamak için yarışmalar düzenlendiğini düşündüğümüz adrese teslim Tübitak yarışmaları duyuyoruz. Mesela "salavat matik" için Tübitak desteği vermek ne ile açıklanabilir? Katma değer üretilebilecek şeyler üretilmez oldu. Çünkü bilim üretimi için kurulan kuruluşlar siyasi kurumlara dönüştürüldü. Tübitak'ın yayınladığı şu anki dergiye döner isek... Derginin şu an basım kalitesi arttı. Daha ulaşılabilir oldu. Daha erişilebilir fiyatlara da satıldığımı söyleyebiliriz. Ama içindeki bilgilerdeki kalite o paralellikte artmadı maalesef.