Tesadüfün büyüklüğü öznenin kim olduğuna bağlıdır.
Tesadüf diye bir şey doğrudan değil fakat dolaylı olarak hayatın her anında var. Tesadüf; denk, rast gelme, olasılık vb. aslında özne olanın bilgisi ve beklentisi dışında gerçekleşen her şeydir. Yoksa olay ve olguların doğasında ve en azından mezo ve makro evren için tesadüf olarak hayatımıza giren her şeyin neden-sonuç ilişkisi üzerinden bir izahı vardır.
Bizlerin özne olarak buna tesadüf ya da rastlantı adını vermesi işin doğasından değil özne olup bundan etkilenen bizlerin, söz konusu olay yahut olgunun ne nedenlerine ne de sonuçlarına tam olarak vakıf olamayışımızdan ileri gelir.
Elimizde, çevremizdeki evrenin karşılıklı etki- tepki sürecini, her şeyini hatasız ölçebilen bir araç olsa ve bu araca vakıf olsak, neyin ne zaman, nerede ve nasıl cereyan edeceğini bilebilirdik ve dolayısı ile tesadüf diye bir şey olmazdı.
Ancak ne yazık ki, en azından bugün için böyle bir imkânımız yok ve bu nedenle kapsama alanımız dışında kalıp, bilgimiz ve iznimiz olmadan bu kapsama alanımıza giren her şey tesadüf yahut rastlantı ismini almaktadır.
Fakat günlük yaşamda ve özellikle yakın çevremizde olup biten ve tesadüf olarak değerlendirdiğimiz bazı şeylerin aslında biraz iyi bir gözlemci olsak tesadüf olmadığını, aksine büyük tesadüf olarak nitelendirdiğimiz çoğu şeyin de aslında tesadüf olarak nitelediğimiz diğer durumlardan, oransal olarak farklı olmadığını görürüz.
Buna rağmen bizim için bazı şeylerin büyük tesadüf olarak nitelendirilmesi, doğrudan yaşamımıza olan etkileri üzerinedir. Bu durum olmaz dediğimiz her şey için geçerli. Sonuçta karşılaşılan durumun öznesi biziz ve etkisi doğal olarak bize yansıması üzerinden değerlendirilir. Oysa aynı durum hemen ötemizde ve bizle bağı olmayan için son derece sıradandır.
Bazı tesadüfler şans ile ilintilendirildiği için şok etkisi yaratır. Örneğin yüz bin adet basılan biletlerden büyük ikramiyenin birine denk gelmesi olasılığı yüz binde birdir. Şayet bir biletimiz varsa, büyük ikramiyenin o bilete çıkma ihtimali yüz binde bir iken çıkmama ihtimali yüz binde doksan dokuz bin dokuz yüz doksan dokuzdur. Bu nedenle büyük ikramiyenin bize çıkmama olasılığı olağan sayılır iken çıkma durumu büyük bir etki yaratır.
Fakat her hangi bir bilete çıkma ihtimali ile eldeki bilete çıkma ihtimali aynı iken aynı bilete çıkma ihtimali ile çıkmama ihtimali arasında devasa bir oransal fark vardır. Birinde sayıca benzeri ile kıyas yapılır iken ikinci durumda benzerinin misli misli ile kıyas yapılmaktadır ve etkinin büyüklüğü bundandır. İşte bize bu gibi durumlarda o kadarı da olmaz dedirten şey bu benzemezler arası kıyastan gelir.
Misal yüz arkadaşımız olsun. Herhangi bir arkadaşımız ile bir ortamda karşılaşma olasılığımız yüzde bir iken, başka bir arkadaşımızla karşılaşma olasılığımız da aynıdır. Fakat aynı arkadaş için, onunla karşılaşma olasılığımız yüzde bir iken karşılaşmama olasılığımız yüzde doksan dokuzdur. Şayet karşılaşmayı umduğumuz arkadaş o ise ve karşılaşırsak evet büyük bir tesadüf olur. Çünkü yüzde doksan dokuzluk duruma karşılık yüzde birlik durum gerçekleşmiştir.
Yani tesadüfün büyüklüğü, bizlerin tesadüfe konu olan olay, olgu, durum vb. şeylere yönelik tutumu, beklentisi ve verdiği önem ile ilgilidir. Yoksa tesadüfün kendisi ile ilgili değil.
175 görüntülenme