Bunu iki şekilde yorumlamak mümkün: İlki, apaçık yanlış (pedantik yaklaşım); ikincisi, gevşek kullanım (semantik yaklaşım).
Darwin'in açıklamasının bir hipotez veya postülat olduğunu söylemek apaçık hatalı; çünkü Darwin değişime yönelik tek bir fikir ileri sürmedi. Doğal Seçilim, Cinsel Seçilim, kaynaklar için rekabet, silahlanma yarışı, abartılı özelliklerin daha da abartılması ve hatta yanlış da olsa gemül hipotezi gibi çok sayıda hipotez geliştirdi ve bunların hepsini Evrim Teorisi'ni inşa etmekte kullandı. Bu hipotezlerin ve teorilerin bir kısmı kendisine ait bile değil (Malthus'un teorisi gibi).
Postülat zaten diyemeyiz; çünkü Evrenin Karanlığında Evrimin Işığı kitabımızda da gösterdiğimiz gibi, Darwin'in Doğal Seçilim yoluyla Evrim Teorisi zaten 4 postülata dayanıyor; postülatların postülatı olarak tanımlama gibi absürt bir tanımı takip etmediğimiz sürece, bu söylenen yanlış olacaktır.
Öte yandan pedantik değil de semantik yaklaşacak olursak; ortada çok da büyük bir problem olmadığını görebiliriz, çünkü orada sohbet eden kişilerin hepsi, bilimin evrime yaklaşımını çok iyi bilmektedir ve bu nedenle terminolojik bir kavgaya girilmeyeceği açıktır. Sanılanın aksine bilim insanları, oturdukları masalarda ağızlarında pipolarıyla terimlerin doğru kullanımını tartışan insanlar değillerdir. Hepsi az çok hipotez nedir, teori nedir, bunları bilir; ancak bunların hangi durumlarda kullanılması gerektiği bilgisi bilim yapmak için önemli bir bilgi değildir. Dolayısıyla hipotez, kanun ve teori gibi sözcükler son derece gevşek bir şekilde kullanılabilir; birbirleri yerine kullanıldıkları da çok sık görülür (örneğin bu makalede Sıçramalı Evrim'den başlıkta teori olarak, özette hipotez olarak bahsediliyor).
Sorun, "Evrim sadece bir teori, demek ki inanılmamalı." gibi bilimsel konsensüs ile bariz bir şekilde çelişen iddialar üretildiğinde çıkıyor. Semantik önem kazandığında, işin doğrusunu anlatmak zorunluluk oluyor. Bu nedenle işin aslını bilmekte fayda var ve işin aslı, kitapta anlattığım gibi (herhangi bir diğer akademik kaynaktan ve kitabın kaynaklarından da doğrulanabilir zaten). Örneğin Ulusal Bilimler Akademisi şöyle yazıyor (vurgu bana ait):
"Bilimde teoriler daha fazla kanıtlanarak gerçeğe dönüşmezler. Daha ziyade teoriler, bilimin ulaştığı en son noktalardır (İng: "end points"). Çok yoğun gözlem, deney ve yaratıcı düşünce ile geliştirilerek anlaşılırlar. Çok sayıda bilimsel gerçeği, yasayı, test edilmiş hipotezi ve mantıksal çıkarımı içerirler."
Öte yandan televizyona çıkan hocaların ağızlarından çıkanı 5 kere düşünmelerinin çok önemli olduğuna inanıyorum; özellikle de Türkiye gibi bilim konusunda ham olan ülkelerde... Tabii ki bu programda bu tür bir ciddiyetten ziyade, sohbet eden arkadaşların olduğu bir hava var; dolayısıyla bir canlı yayın ciddiyeti bile olduğunu düşünmüyorum. Bu, programı keyifli yapıyor ama bu tür gafların kaçmasına neden olabilir.
Kaynaklar
- O. G. Woodberry, et al. (2009). Testing Punctuated Equilibrium Theory Using Evolutionary Activity Statistics. Australian Conference on Artificial Life. doi: 10.1007/978-3-642-10427-5_9. | Arşiv Bağlantısı
- National Academy of Sciences. (1999). Science And Creationism: A View From The National Academy Of Sciences. ISBN: 0-19-517234-5. Yayınevi: National Academy Press.