Merhaba ben Tarih alanında master yapan birisiyim. Cevap biraz geç verilmiş olacak, bunun sebebi sitenin bu bölümüne ilk defa giriyor olmam. Öncelikle "tarih"in bir bilim olup olmadığı tartışılan bir mesele. Siz de hak verirsiniz ki tarih bilimin bazı ilkelerini karşılamıyor. Bundan başka tarihin de hala tam olarak tanımı yapılabilmiş değil. Aslında tarihi sıvı gibi düşünebiliriz. Siz hangi kaba koyarsanız o şekli alır. Tarih'deki doğrular sadece yeni belgelerin ortaya çıkması veya belgelerin sahte olduğunun ispatlanmasıyla değişmez. Tarih çeşitli dönem ve coğrafyaların durumlarına göre de değişiklik gösterebilir. Örnek olarak; Yunan Ayaklanması. Benim de yazdığım gibi bu olay bir Türk için bir ayaklanmadır, ancak bir Yunan için bunun tam tersi. Bu değişmeler sadece siyasi durumlar sebebiyle olmazlar. O ülkedeki toplumsal, ekonomik, bilimsel vb. gelişmelerde bu değişmelere yön verebilir. Bundan başka dünya üzerinde belge bulamadığımız birçok tarih ve bölge var. Böyle konularda çeşitli yorumlar ortaya konulur. Bu tarz görüşler kişiden kişiye değişebilir. Bu gayet doğaldır, ancak asıl sorun devletlerin ve kurumların bu tarz görüşleri kendi çıkarlarına uygun olarak sahiplenmesi. Aslında insanları genelinin kabul ettiği doğrular da -maalesef-bunlar.
Söylemek istediğim, tarihin kişiden kişiye, kurumdan kurumdan değişebileceği. Tabi ki tarihte gerçekten yaşanmış olay ve olgular var. Ama özellikle siyasi tarihin dışındaki birçok konuda hala tartışmalar sürmekte. Belgenin yazıldığı dönemin şartlarına uygun bir yorum yapmak önemlidir. Ama hesaba katılması gereken şeylerden biri belgeyi okuyan kişinin-yani bizim- o anki durumumuz. Size tavsiyem bir asır aralıklarla yazılan tarihleri okumanız olacaktır. Böylece ne demek istediğim daha kolay anlaşılabilir. Sonuç olarak bize öğretilen çoğu bilgi -tarih sınırları içerisinde- zaten kesin değildir. (Tabi ki bazı olayların yaşandığı kesindir. Çünkü her tür dönem kaynağında o dönem ile ilgili belirtiler bulabiliyoruz.) İyi günler.