Teolojik kanıt olarak baktığımızda sıradan bir el bile içinde birleşen damarlarda dahi çok büyük bir sanat eseri taşıyorken her şeyin tesadüfen böyle olmuş olma şansı var mı?
Öncelikle Evrim Ağacına hoşgeldiniz.
Felsefe, henüz bilimle uluşamadığımız bilgilere, mantık yolu ile bilimle çelişmeden verilen cevaplar bütünüdür. Sistematik ve sorgulanabilir olan bilim eğer felsefenin alanına girerse, felsefe doğası gereği yerini bilime bırakır.
Kanıt doktrinlerinin hiçbiri kabul ettirme amacı gütmez, bu felsefenin doğasına aykırıdır. Felsefe kanıt arayışı değil, bilme arayışıdır.
Din felsefesinin yaptığı yanlışlık da tam olarak buradan çıkıyor.
Şimdi kanıt doktrini olarak ortaya atılana bakalım:
Sıradan bir el bile içinde birleşen damarlarda dahi çok büyük bir sanat eseri taşıyorken her şeyin tesadüfen böyle olmuş olma şansı var mı?
Burada, güdülen sanat ve üst akıl kanıtının, nörobilim ve evrim sosyolojisi ile bilimsel şekilde açıklamaları vardır.
Mesela sanat kavramı, kişinin hayatta kalması için gerekli olan hazzın sonucudur. Orman, su sesi, karşı cins bize haz verir zira, hayatta kalmak için habitatımızı sevmek ve çiftleşmek zorundaydık.
Diğer maymunlara göre zeki maymunlar olmamız, zeki olduğumuzu göstermez. Tabiki ellerimiz ve doğamız bize karmaşık gelecektir.
Böyle basit bir sebep-sonuç ilişkisini ve sistematik bilimi yok sayıp, buradan tanrıyı çıkarmak:
Estetik açıdan güzel olduğu kadar; felsefi açıdan da bir o kadar yanlış ve tutarsızdır.
-----
Peki ya kanıt arayışı felsefe ile nasıl yapılmalı?
Zamanla kanıt arayışına giren:
Doğa felsefesi yerini temel bilimlere,
Ahlak, siyaset ve zihin felsefesi yerini nörobilime,
Din ve varlık felsefesi de yerini kozmolojiye bıraktı.
Din ve varlık felsefesinde, kanıt iddia edebilmek için öncelikle ileri düzeyde temel bilimler ve matematik gereklidir zira kurulan metafiziksel olgunun, doğa ile kusursuz düzeyde uyumlu çalışabilmesi gerekir.
Örnek olarak, teist inancını kanıtlamak isteyen bir müslüman, kainatın 6 günde yaratılmasının ve ince ayarın, matematiksel ve fiziksel denklemlerle doğa ile uyumlu bir sistemini kurabilirse, inancını bilime ve tüm Dünyaya kabul ettirebilir. Aksi takdirde yapılmaya çalışılan her kabulün değer görmemesi ve inanç olarak kalması doğaldır.
Saygılar.
merhabalar Arya Luin
öncelikle benim anlayamadığım şey herhangi bir şeyin kusursuz olması nasıl tanrının kanıtı olabiliyor? bu şey gibi yani gökyüzünde daha önce hiç görmediğin bir cisim görüyorsun ve diyorsun ki(bu bir UFO (Unidentified flying object) ) ve bunu söyledikten sonra da diyorsun ki (bu cismin içinde dünyayı ele geçirmeye gelmiş uzaylılar var!), şimdi bu hikaye ile kusursuz gördüğün bir şeyi tanrıya bağlamak arasında hiç bir fark yoktur. tanımlayamadığın yada bilmediğin şeylerde bilmiyorum dersin kafandan hikaye sallamazsın, doğrudan somut bir kanıt buluncaya kadar her hipotez yanlıştır. bir elin oluşumunu ve işleyişini tanrıya bağlayamazsın çünkü bilmediğin yerde kanıtsız olağan üstü hikayelere başvurmuş oluyorsun, bir başkası çıkıp sana hayır bunu yaratan spagetti canavarı diyebilir yada Olympos dağında yaşayan yüce Zeus yada Güneşe hükmeden Ra.
emin ol insan vücudun da ve evrende o kadar çok kusur var ki, insan vücudun da mesela körelmiş organlar, genetik hastalıklar var, hiç bir yerde kusursuzluk yoktur.
ayrıca hiç bir yerde tesadüflük te yoktur, her olay kendinden önceki bir başka olayın sonucu olarak ortaya çıkar. ama şu anki teknolojimizde her bir atomun her bir elektronun her şeyin ölçümünü yapmak imkansızdır, her şeyi tahmin edemiyoruz, bu yüzden her şeyi %100 hesaplayamıyoruz. %100 hesaplayamadığımız için bazı olaylara tesadüf deniliyor, halk arasında kullanılan tesadüften farklıdır.
bir elin oluşumu konusu ise evrimle alakalıdır. evrimin tanımı, nesiller içerisinde gen frekansının değişimidir. evrimin bir sonucu olarak insanlar alet yapmaya uygun bir anatomiye ve akla sahip olduk. yani tanrı sayesinde değil, biyoloji sayesinde elimiz ve içinde dolaşan kan bir sanat eserine dönüştü. evrim agacında bu konu hakkında çok sayıda makale var, merak ettiğin her şeyi araştırabilirsin, benden daha iyi anlatırlar.
tanrının varlığının ispatlanması konusu ise, hayır ispatlayamazsın. tanrı algımızın dışındadır, onu algılayamazsın, ölçemezsin, bulamazsın. soyut şeyleri, somut deliller aramak bana mantıksız geliyor. soyut olarak yani felsefe yaparak bulmakta bana imkansız gibi geliyor çünkü çok fazla soru işareti var, çok fazla bilinmeyenli bir denklem çözmek gibi bişi. bu yüzden ben şahsen az önce dediğim gibi boş hipotezler yanlıştır demeyi tercih ediyorum. tanrının kanıtı olana kadar tanrı yoktur.