Bu konuda kesin bir yargıda bulunmak güç. "Eğer gerçekten varsa "Tanrı'nın varlığı" konusundaki "Tanrı"nın nasıl bir Tanrı olduğunu bile bilmiyoruz. Belki bizimle ilgilenmeyen ve bizim onunla ilgilenmemiz ile ilgilenmeyen bir Tanrı'dır, bu durumda ilgilendirmez. Belki bizim ile ilgilenen ve ilgi bekleyen bir Tanrı'dır, bu durumda ilgilendirir. Belki bizim ile ilgilense de bizim onunla ilgilenmemizi umursamayan bir Tanrı'dır.
Olasılıklar sonsuz olduğundan ve kesin bir yere varılmadığından ve bazı kişilerin hayatında bir yere varılmayan "insan zihninin evrimi ile birlikte oluşan düşüncelerin" bir etkisi olmadığından Tanrı'nın varlığı sorunu ile ilgilenmezler. Bu olasılıklara ya da olasılıklardan birine (bir inanca göre) hayatını şekillendiren kişiler tabii ki Tanrı'nın varlığı sorunu ile ilgilenecektir.
"Tanrı'nın varlığı" konusu felsefi bir sorundur. "Tanrı'nın varlığı ile ilgilenen insanların oluşturduğu bir toplumda bulunmak" ise tamamen başka bir konudur ve bu toplumda bulunan kişileri ilgilendirir. Özellikle toplum halinde karar verilen bir sistemde yaşıyorsak. Ama bu iki konuyu birbirine karıştırmamak gerek.