Sinirsel iletimde mesaj öncelikle bütün sinir lifi boyunca elektriksel bir yol izler. Ardından sinaps dediğimiz sinir kavşaklarında nörotransmitter adlı kimyasal maddelerin salınması ile bir sonraki sinir lifine geçer. Kokain, bu kavşakta nörotransmitterlerimizin kullanıldıktan sonra hücre içine geri dönmesini sağlayan transport proteinlerine bağlanır ve başta dopamin olmak üzere serotonin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerin etkisinin uzamasını sağlar. Güçlü bir uyarıcıdır ve yüksek derecede bağımlılık yapıcı bir maddedir.
Nazal septum ise burnumuzu sağ ve sol olarak 2'ye bölen kıkırdak bir yapıdır.
Kokainin burun yoluyla alındığı zaman, burun mukozasını besleyen küçük damarların yapısını ve sinirsel iletimin işlevini bozarak o dokunun beslenmesini engeller. Uzun süreli kullanımlarda bu damarsal yapının işlevini ileri derecede bozabilir, dokunun nekroza uğramasına yol açabilir. Nazal septum gibi kıkırdak yapılar ise ciddi bir damarsal yapıya sahip olmadığı için bu tarz iskemik durumlara daha hassas olabilirler. Bu sebeple uzun süreli kokain kullanımı gerçekten de nazal septumun perfore olmasına, hatta çok nadir olarak nazal septumun parçalanarak akciğere gitmesine[2][2] ve orada enfeksiyona ve solunum yetmezliğine yol açmasına sebep olabilir.[1]
Kaynaklar
- M. N. Salem, et al. (2020). Journey Of The Nasal Septum Into The Lungs: A Unique Complication Of Cocaine Abuse. Cureus. doi: 10.7759/cureus.9240. | Arşiv Bağlantısı
- V. Ide, et al. (2021). Cocaine-Induced Midline Destruction. Oxford Medical Case Reports. doi: 10.1093/omcr/omaa135. | Arşiv Bağlantısı