Hayır. Su ve karbondioksit gibi moleküller, iş yapmakta kullanılan yakıtın yanması sonucu oluşan ürünler. Bu ürünlerin kendileri, tanım gereği, yakıt olamazlar.
Bunu, enerji korunumu açısından düşünürseniz kolayca anlayabilirsiniz: "Yakıt" dediğimiz şey, en nihayetinde parçalanırken etrafa enerji saçan herhangi bir kimyasal moleküle verdiğimiz isim. Termodinamik yasaları gereği, bir yakıttan anlamlı bir verimlilik elde edebilmek istiyorsak, o yakıtın bağlarını parçalamak için verdiğimiz enerji, kimyasal bağların kırılması sırasında açığa çıkan enerjiden küçük olmalıdır - ki bu sayede etrafa, verdiğimizden daha çok enerji saçılabilsin.
Aksi takdirde, verdiğimiz enerjiyi kimyasal bağı kırmaya harcamak boşa bir çaba olurdu. Şöyle düşünün: Kimyasal bağı kırmak için enerji harcıyorsanız ve bu bağı kırmayı becerdiğinizde, verdiğinizden daha azını geri alabiliyorsanız, bari enerjinizi bağı kırmakta değil de direkt olarak motoru çalıştırmaya harcayın. Araya yakıt almaya gerek yok.
İşte suyun yakıt olarak kullanılamamasının nedeni de bu temel fizik ve kimya kuralına dayanıyor: 2 hidrojen ve 1 oksijenden oluşan su molekülü, kimyasal maddelerin bulunabileceği "tatlı nokta"da (İng: "sweet spot") bulunuyor: Hem oldukça stabil bir molekül hem de çok yüksek bir kimyasal bağ enerjisi içermiyor.
Dolayısıyla suyu parçalamak imkânsız değil (hidrolizin yaptığı bu); ancak neredeyse garantili olarak suyun hidrolizi sırasında etrafa saçılan enerji, suyun moleküllerini parçalamaya harcanan enerjiden daha düşük oluyor. Bu da onu berbat bir yakıt hâline getiriyor. Öte yandan mesela uranyum atomu oldukça kararsız olduğu için nükleer tepkimelerde ufacık bir nötronun enerjisiyle bile (ve akıllıca tasarlanmış bir zincirleme tepkime sayesinde) muazzam enerjiler açığa çıkarılabiliyor.
Burada bir itiraz, suyun parçalanmasından elde edilecek hidrojeni kullanarak yakıt elde edebileceğimiz yönünde. Her şeyden önce, sudan elde edilen hidrojenden elde edilen enerji de termodinamiğin ikinci yasası gereği ilk başta suyu parçalamak için harcadığınız enerjiden küçük olmak zorunda, onu da unutmamak gerek.
Hidrojenin yakıt olarak değeri ayrı bir tartışma konusu; ancak hidrojen aşırı yanıcı bir gaz ve bir yakıt kaynağının kullanışlı olması için sadece saçtığı enerjiye bakmıyoruz. Aynı zamanda ne kadar güvenli olduğuna ve kurulum/bakım maliyetlerinin ne kadar düşük olduğuna bakıyoruz. Hidrojeni yakıt olarak kullanan bazı düzenekler mevcut; fakat eğer söz konusu arabaların çalışmasıysa, hidrojen de henüz etkili bir yakıt değil.
Bu arada bunların hiçbiri, "Su, iş yapmakta kullanılamaz." demek değil. Örneğin suyu buhara çevirerek, sıvı haldeyken olanın aksine gaz halinde türbin çevirmekte ve dolayısıyla mesela gemileri ilerletmekte kullanabilirsiniz ("buharlı motor" bu şekilde çalışıyordu). Ancak buharlı motorların müthiş verimsizliği, suyu buhara çevirmek için kullanılan yöntemler için harcanan enerjinin, o buhardan elde edilen enerjiden çok daha yüksek olmasıydı. Tek faydası, suyu buharlaştırmakta kullanılan enerjinin (mesela kömür yakmanın) kendi başına iş yapmakta kullanılamamasıydı. Borularla yönlendirilmiş ve basıncı artırılmış su buharıysa türbinleri döndürebiliyordu. Yani "verimli olmak" ile "iş yapmak" ayrı şeyler, birbirine karıştırılmamalı. Modern mühendisliğin amacı sadece "iş yapmak" değil, aynı zamanda "verimli olmak" (ve tabii artık "temiz olmak" gibi ek yükümlülükler de var).