Stres aslında gayet doğal ve gerekli bir iç uyarma sistemi. Herhangi bir tehlike ile karşı karşıya kaldığımızda ihtiyaç duyacağımız uyarılmışlık, tetikte olma hâli. Hayvanlarda da var. Bitkilerde de var. Yani aslında sanıldığı gibi kötü, kaçınılması gereken bir şey değil.
Günümüzde stresin sürekli kötü ve kaçınılması gereken bir şey gibi sunulması aslında bir yanılsama. Günümüzün stres olarak tanımlanan şeyi bunun, sürekli bir hâl alması. Peki neden sürekli bir hâl alıyor? Demek ki doğada, canlıda stres oluşturan, nadiren karşımıza gelen durumlar bugünün dünyasında sürekli karşımızda ve demek ki bizler de gerektiğinde gireceğimiz stres hâli ve durumuna sürekli giriyoruz. İşte bu süreklilik hâline stres denmeye başladı.
Çünkü normalde canlı tehlikeli bir durumla karşılaşır, stres yapar, bu stres o canlının söz konusu tehlikeli durumu atlatmasına yardımcı olur, tehlikeli durum geçer ve stres biter. Olması gereken sıralama böyle. Ama biz sürekli stres altında olursa psikolojimiz bozuluyor, hayatımızı sağlıklı sürdüremez hâle geliyor. İşte buna bugün stres deniyor. Ama aslında bu tanımlama doğru değil.
Bu gerçekleri dikkate alırsak, bizi strese sokan şeyi ne unutturuyorsa o aktivite stresi engeller. Bu kadar basit. Atıyorum sinemaya gidersiniz. Film izleme süresince stres etmenini unutursunuz. Ama sorun şu: eğer stres sebebi olan dış etmen yerinde duruyorsa, o aktiviteyi bıraktığımız anda stres yine karşımıza gelir.
Yani stresi azaltmak diye bir şey yok. Ertelemek var.
Stresten kurtulmanın bir doğal bir yapay yolu var. Stres etmenini yok etmek. Sizi her ne strese sokuyorsa o tehlikeyi hayatınızdan çıkaracaksınız. Ya da yapay baskılayıcılarla stres hormonlarını baskılayıp strese giremez hâle geleceksiniz. Yani ya tehlike geçecek ya da siz tehlikeyi umursamaz hâle geleceksiniz. Bu umursamazlık hâli de aslında doğamıza aykırı. Çünkü dediğim gibi stres bize lazım. Yerinde ve zamanında olmak kaydı ile.
Ha, stres kaynağından kurtulamıyor isek de dengeleme ve o stresi ekonomik kullanma yoluna gidiyor insanlar. Atıyorum çalışırken hep stresliyim, bari çalışma dışında normalden daha mutluluk verici, daha rahatlatıcı şeylerle uğraşayım ki çalışma saatlerimdeki mutsuzluğu dengeleyeyim. Bunlar hep işin özüne ve temeline aykırı. Çünkü mutluluk verici şeyler deneyimlendikçe mutluluk eşiğimiz yükseliyor ve onlar mutluluk vermemeye başlıyor. Ama stres yerinde duruyor. Unutmaya çalışıyoruz, görmezden gelmeye çalışıyoruz vs.
Dediğim gibi meselenin özü stresin, aslında gayet doğal ve gerekli bir mekanizma olması. Sorun sürekliliği. Çözümü de tehlikeyi hayatımızdan çıkarmak. Gerisi hep geçici çözümler.