Bilim Kanıt İster!
Sonsuz: Anlatmak istediği ile anlaşılanı arasında devasa farklar olan muamma!
Aslında buna yönelik verilebilecek en samimi-bilimsel cevap “bilmiyoruz” şeklindeki cevaptır.
Belki de hiçbir zaman bilemeyeceğiz çünkü maddi temelli varlıklarız ve maddi temelli bir evrenimiz var başlangıcı ve sonu olan…
Belki de hiçbir zaman bilemeyeceğiz çünkü sınırlı bir ömrümüz var. Hem de sadece tür olarak değil, yerküre, güneş sistemi ve galaksi olarak…
Belki de hiçbir zaman bilemeyeceğiz çünkü sınırlı olanaklarla donanmış bir türüz ve gözlenebilir evrenimiz o denli hızlı genişliyor ki, her geçen gün bu bilememe olgusalı biraz daha somut hale geliyor. Öyle ki, bir süre sonra, bize evrenin ücra köşelerinden bilgi taşıyan ışık bile artık bize ulaşamaz hale gelecek…
Belki de hiçbir zaman bilemeyeceğiz çünkü bu gezegenin dışına çıkmadan, evrende ne denli küçük ve zayıf, ne denli henüz bebek oluşumuza hürmet adını verdiğimiz haddimizi bilmeyi temel bir tartı haline getiremeyeceğiz.
Paralel evrenlerden ve onları da kuşatan üst evrenlerden planck sabitine değin her şey aslında evrenimizin ne mikro ne de makro sınırlarının değil, bizlerin onu anlama ve anlamlandırma sınırlarının bir neticesi, hepsi bu.
Fakat tür olarak kendimizi merkeze alma sevdamız doğal olarak sınırlarımızı evrenin sınırları ile özdeş kılma hatasını da beraberinde getiriyor ne yazık. Bizim ki genişledikçe evreninki de genişliyor veya tersi…
Biraz dikkat ettiğimizde aslında sonsuz kavramını ne denli hoyratça kullandığımızı da göreceğiz. Sonsuza kadar yaşamak, sonsuz özlem, aşk, ezeli ve ebedi alem, ebediyen yaşayacak cumhuriyet ve nicesi gibi.
Oysa sonsuzluk bugün itibarı ile sadece matematiksel olarak var olabildiği düşünülen bir fenomendir. O da her şey gibi bizim, 1 ila 0 arası sonsuz sayı olup olmadığını ölçebilecek, sayabilecek ne zamanımız ne imkanımız ne de niyetimiz olmadığı için , ne olumlama ne de olumsuzlama anlamında bunu ispatlama imkanımız olmadığı ve asla olmayacağı halde var olduğunu saydığımız türünden bir fenomen.
Somut olarak yanılabilr miyim? Kesinlikle hayır. Peki aynı somutlukta haklı çıkabilir miyim? Kesinlikle hayır. Çünkü her iki durumu da somut olarak ortaya koyabilecek bir argümanımız yok ve kuvvetle muhtemel hiç olmayacak.
Geriye elimizde bir tek yukarıda sınırlarını acizliğimizin belirlediği matematik ve sezgisel olarak beyin hücrelerimiz arasındaki sinapsların karşılıklı etkileşimi ile sınırlı olan hayal gücü ve mantık kalır. Ve ne yazık ki her ikisi de her ne kadar ön açıcı olsalar da maddi evrenimizin ve ötesinin yasalarının ve sınırlarının kanıtı için yeterli değil…Çünkü bilim kanıt ister! Sevgiyle…
 
             
             
             
            