Zihnimizin içindeki anlamları bizlerin kendimizin oluşturduğunu mu sanıyorsunuz. Hayır zihnimizde var olan tüm anlamlar evrenin oluşturduğu anlamlar. Görmediğiniz bir rengi hayal edemeyeceğiniz gibi evren kaynaklı olmayan hiç bir anlam veya mana yoktur. Tüm zihinsel ürünlerimiz gerçekte evrenin ürünüdür bizlerin değil. Bildiğimiz herşey ama herşey ve bunlara dair anlamlar evreni tanıyarak deneyimleyerek evrenin bizde oluşturduğu şeylere dayanır ve bu şekilde ortaya çıkar. Yani anlamın kaynağı zaten evrendir. Böyle bir tabloda 'anlam diye bir şey yok herşey anlamsız demek' evrenin varlığını inkar etmek ve yalanlamaktır. Çünkü anlamlar dediğim gibi bizim ürettiğimiz şeyler değil. En temelde ve derinde tüm bildiklerimiz, öğrendiklerimiz evrenden edindiğimiz olguları, hisleri, düşünceleri farklı konfigürasyonlarla zihnimizde birleştirip ürettiğimiz şeylerdir. Unutmamak gerekir ki görmediğiniz bir rengi hayal edememek gerçeğinin altında tüm anlamsallığı ve tüm imgeleri zihnimizde var eden şeyin evrenin taa kendisi olduğunu ortaya koyar. Yoktan var olan sadece bedenlerimiz değil. Zihnimize dair herşey (bu arada tüm anlamlar da) de evrenle birlikte yoktan var olmuş durumdadır. Bu nedenle bazı kişilerin düşündüğü gibi anlam ayrı evren ayrı değil tam aksine tüm anlamların kaynağı evrenle ve de evrenden ortaya çıktı. Böyle bir tabloda anlam yok demek ben (zihnim) evrenden tamamen ayrıyım demektir ve bunu dile getirmektir. İşin ironik tarafı da felsefi olarak kendini atom bileşkesi olarak gören kişilerin anlamsızlıktan asıl yakınan ve bunu kabul eden kişiler olması. Oysa biz bu evrene dahil olarak tüm bildiklerimiz ve zihinsel ürünlerimiz de bu evrene dahildir. Madde, enerji, düşünce, imgeler herşey evrenle var oldu. Felsefi olarak bunun aksini iddia eden anlamı biz türettik oluşturduk ve anlam (ve anlamı üreten zihinlerimiz) evrenden ayrıdır demektedir. Kendini sadece atom olarak gören kişi için ise zihnini (ve içindekileri) bu şekilde evrenden ayrı görmesi açık bir tutarsızlıktır. Oysa işin gerçeğinde biz hiç bir şey türetmetik herşey evrenle ve evrenden ortaya çıkmış bir durumdadır. Gerçekte anlamsızlık yakınması veya anlam arayışı zaten başlı başına anlamın var oluşuyla ortaya çıkabilir. Önce anlam var olur sonra insanlar anlamsızlığı düşünürler. Kısacası anlamsızlık için önce anlam veren bir zihninizin olması gerek. Bunu ise evren türetti. Yani ortada bir anlamlı bulma veya anlamsız bulma hali var ise her ikisi de evrenden türedi. Ancak anlamsız bulmak için bile anlam yaratan bir zihniniz olması gerekli. İşte bu noktadan sonra ise anlamsızlık hali de aslında ve gerçekte bir 'anlam verme' haline dönüşüyor. Çünkü anlam veren bir varlık olarak var olmadan bir şeyi anlamsız da bulamazsınız. Anlam veren varlığı ise evren türetti. O halde anlam yok diyenin söylediği şey kendinin anlam üretmemesi değil kendisinin anlam verdiği şeylerin karşılığını evrende bulamadığı iddiasına dayanır. Çünkü kendi (varlığı) ve zihni gerçekte o kişi için anlamlıdır. Ne zaman ki hayata ölüme koca evrene bakar 'yorgun' gözlerle geri döner ve herşeyin anlamını yitirdiğini düşünür. Yani önce anlam verir ama sonra anlamsızlığa düşer. İşte anlamsız bulma halinin nedeni gerçekte budur. Kişiler fark etmese de ayırdında olmasa gerçekte durum budur. Gerçekte anlamsız bulunan şey insanın kendi varlığı ve verdiği anlamlar değil, herşeyin şuursuz bir varoluş içinde olması ve ölümün herşeyi silecek bir mutlak yok oluş olarak görülmesine dayanan şekilde ortaya çıkar. Yoksa hayat, yaşam, kendi sınırları içinde son derece anlamlıdır bu kişilere göre de. Tadlar vardır kokular vardır güzel şeyler vardır. Yaşam insana hepsini sunar. Ölüm ve yok oluş düşüncesi devreye girmediği sürece herşey son derece anlamlıdır hayatta. Ne zamanki sınırın ötesi düşünülür işte o zaman herşey anlamsız bulunmaya başlanır. Sınırın içindeki tutarlılığın kaynağı da oysa bizler değiliz evrendir. Mantıksal tutarlılık da anlamlar gibi evrenin eseridir. Mantık dediğimiz şeyi de evren türetti ve mantık dediğimiz şeyin kaynağı da evrendeki fizik kurallarının aynı biçimde işlemesine dayanan istikrar yaratan kurallara dayanıyor olmasıdır. Eğer mantığı evren ötesi üstü (aşkın) görenler varsa bu kişilerin metaryalizmle uzaktan yakından ilgisi olmaması gerek çünkü onlar bilince ve mantığa evren ötesi anlamlar yüklüyorlar demektir. Ancak burada sorun bu gibi kişilerin mantık kurallarını evren ötesine (aşkın) (evren yokken bile vardı) gidecek kadar mutlak kabul etmeleri rağmen durdukları feslefi zeminin farkında olmamalarıdır.