Yaşamın anlamsızlığı hakkındaki düşüncelerimde sayılar ve evren benim hep yakın dostum olmuşlardır. 13.7 milyar yıl önce var olmuş bir evrende, kendi Güneş Sistemi'nde bile 5. büyük olan bir gezegende, en fazla 100 yıllık bir süre için yaşıyoruz.

İşte oradayız! İnsanlar olarak Dünya'nın dibinden çekilen bir fotoğrafta bir leke dahi olamıyorken bize en yakın ikinci gezegen olan Mars'tan o kocaman(!) Dünyamız dahi bir leke olarak gözüküyor.
4.543 milyar yıl önce var olduğu bilinen bir gezegende dahi en fazla 80 yıl içinde, bir gün öleceğimiz ve kimse tarafından hatırlanmayacağımız gerçeğini hiçe sayarak kendimizi herkesten üstün görebilecek kadar zavallı canlılarız.
Şu anda camdan bir kurşunun gelip beynimizi delip içinden geçtiğini hayal et, bu ne fark ettirirdi ki?
"Ölünce cennete gideceğiz!" veya "İsa bir gün bizi kurtaracak!" gibi düşünceleri oluşturan insanlar dahi içten içe farkındalar bu anlamsız yaşamın. Ve ona biraz anlam yüklemek istiyorlar. Böylece biraz da olsa o zavallı yaşamlarından kaçabileceklerine inanmak niyetindeler.

Koskoca Kuzey Amerika! Tüm insanlığın içindeki en güçlü devleti barındıran kıta. Böyle bakınca nasıl da o bütün anlamını yitiriyor, değil mi?
Hatta evren bir solucan'ın DNA'sı ve bizim gezegenimiz bu DNA'daki fosfat dahi olabiliriz. Böyle düşününce solucan delikleri de bizi Deoksiriboz şekerine bağlayan bağlar olabilir. O kadar çok olasılık var ki. Kesin olan tek şey yaşamımızın anlamsız olduğu. Her olasılıkta da (Tanrı'nın gerçek olduğu bir olasılıkta dahi) hayatımız çok anlamsız.
https://www.youtube.com/watch?v=99uWHUQ-dC0
NASA'nın yayınladığı linkteki video da ne kadar küçük olduğumuzu insana hatırlatıyor.
Hayattaki neredeyse her davranışımız: köşedeki kafede çalışan kızı güzel bulmamız, asansörlerden korkmamız, ölümden sürekli kaçınmamız, hepsi "çook uzun zaman önce olan" ilkelliğimizden kalan davranışlar.
İnsanın kendi yaşamına son vermeyi düşünürken, içindeki bir şeyin bundan kaçınmasını ona adeta fısıldaması dahi bir hayvandan hiçbir farkımız olmadığını ve yaşamımızın ne kadar anlamsız olduğunu kanıtlıyor. İntihar edebilen insanlara çok imreniyorum. Çünk her şeyin farkındalar ve içlerindeki ilkel hayvanın haykırışını duymazdan gelebiliyorlar.
Umarım yazım yanlışı yapmamışımdır. Çünkü bunu okuyan o yüce okuyucu bundan rahatsız olabilir. Neyse, sen o sahte mutluluklarından keyif almaya bak. Tabi eğer hala alabiliyorsan...