Bence konu doğruluğa geldiğinde ikisine de güvenilemez . Beş duyu organımıza bile tam anlamıyla güvenebileceğemiz tartışmalıyken ( Suya batırılmış çubuğun kırık görülmesi örneği) [1][1]çoğunluğun dediği doğrudur gibi bir düşünceye kapılmak öncellikle kişinin kendi benliğine, düşüncelerine ,yaşanmışlığına aykırıdır. Sonuçta çoğunluğun içinde olmak zorunda değilsiniz ya! Lakin çoğunluğun dediğinin bir önemi yoktur dersek de kendi bildiğimizi okuma yolunda olduğumuzu ve bunun da aslında kötü sonuçlara daha da açık olduğunu söyleyebilirim. Çünkü sadece kendi düşüncelerinize takılıp çoğunluğu es geçtiğiniz durumda yaptığınız işin doğruluğunun olasılığı sadece bir deneyle gözlemlenmiş olur ve bunun doğru ya da yanlış olma olasılığı eşit şekilde dağılır ama çoğunluğun dediği bir çok deneyle sınanır. Eğer bir yargıya ilişkin 10 kişinin 7'si aynı şeyi söylüyorsa bu %70 olur ve %20'nin önemi es geçilemez.Değişmeyen tek bir şey var günün sonunda yaptığınız eylemlerden sizin sorumlu olacağınız.
Hisler konusuna gelecek olursam, hisler bu tartışmada oldukça kısır kalıyor. Bir kere hisler derken bunun ne kaynaklı olduğunu bilmediğimiz takdirde (örneğin,bir gözleme dayalı ya da sadece irrasyonel bir duygu durumu) bunu konuşmak da anlamsız.
Sonuca gelecek olursam çoğunluğun dediğine hislerimden daha çok güvenirim ama elimde başka seçenekler olsaydı çoğunluğun dediğine uyup uymayacağım kesin olmazdı.