Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Sorulara Dön
Tiger 1
Tiger 1
13K UP
Üye
11

Sizce kutsal kitaplarda, bilmek yerine neden inanmamız istenir?

inanç, anlamı gereği kanıtı olmaksızın bir şeyleri doğru/yanlış sayma tutumudur. bu durum gerçeği "bilmek" olmuyor. Yani eğer tanrı (her şeyi bilen,sonsuz akıl,vs) varsa bizden inanmamız yerine bilmemizi istemesi mantıklı olmalı değil mi? bu durumda inanmamızı isteyen kutsal kitapların tanrı ile gerçek bir ilgisi olmadığı sonucu çıkar(?)
1,801 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
7 Cevap
Sena Küçükkıvanç
Yazar&Editör

Dini bağlamlarda inanç yerine bilginin vurgulanmasının nedeni, birkaç farklı perspektiften anlaşılabilir. Temel nedenlerden biri inancın özellikle ruhaniyet ve metafizik alanlarında ampirik bilgiden farklı bir amaca hizmet etmesidir. Kesin kanıtların genellikle ulaşılabilir olmadığı bu alanlarda kutsal kitaplar inancı ilahi olana güven olarak teşvik eder ve bu ampirik doğrulamayı aşan bir erdem olarak görülür. Bu yaklaşım varoluşun nihai gerçekliklerinin insan anlayışının ve ampirik kanıtların sınırlarını aşabileceği fikrine dayanır. Bu nedenle inanç sadece kanıt olmadan bir şeyi kabul etmek değil görünen ve görünmeyen gerçeklikleri bütünleştiren bir dünya görüşüne daha derin bir bağlılıktır. Teolojik açıdan bakıldığında eğer Tanrı insanların güven ve inanç temelli bir ilişki kurmasını istiyorsa bu ilişki entelektüel onaydan ziyade güvene dayanır. Bu nedenle inanç yerine ampirik bilgiye yönelik gereksinim ilahi olanla bağlantının eksikliğine değil daha çok güven ve ilişkinin ampirik kesinlikten önce geldiği nihai gerçekliklerle etkileşimde farklı bir yönteme işaret eder​.[1][2][3][4]

Peki ya tüm bunlar bir illüzyondan ibaretse? Ya kutsal kitaplar, insanları sorgulamaktan ve gerçekleri "bilmekten" uzak tutmak için tasarlanmış birer araçsa? Belki de "inanmak", güç odaklarının en büyük silahıdır, zira "bilen" insanı kontrol etmek, "inanan" insanı kontrol etmekten çok daha zordur. Ne de olsa tarihin sayısız örneği körü körüne inancın nelere yol açabileceğini acı bir şekilde göstermiştir. (Engizisyon Mahkemeleri, Cadı Avları, Kültler ve Toplu İntiharlar, Soykırımlar)

Tüm Reklamları Kapat

228 görüntülenme

Kaynaklar

  1. J. Nescolarde-Selva, et al. (2021). Belief, Knowledge And Faith: A Logical Modal Theory. Foundations of Science, sf: 453-474. doi: 10.1007/s10699-020-09677-x. | Arşiv Bağlantısı
  2. T. A. S. Ferreira, et al. (2016). Knowledge, Belief, And Science Education. Science & Education, sf: 775-794. doi: 10.1007/s11191-016-9834-6. | Arşiv Bağlantısı
  3. Psychology Today. Is Science A Religion?. Alındığı Tarih: 9 Ağustos 2024. Alındığı Yer: Psychology Today | Arşiv Bağlantısı
  4. K. Noda. Integration Of Science And Religion: A Hermeneutic Approach. Alındığı Tarih: 9 Ağustos 2024. Alındığı Yer: journals | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
10
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Yağız Merdivan
Felsefe ile ilgileniyorum

Bilmek için en başta inanmak mecburidir. Ancak bir tanrı kavramının varlığının bilinebilmesi için tanrı ile doğrudan iletişimde olmak ya da tanrıya tanıklık etmek gerekir. Bu mümkün olmayacağından ancak tanrıya inanabilirsiniz. Tanrının sizinle doğrudan iletişim bile kurduğuna inansanız bile özellikle içinde bulunduğumuz bu zamanda bu eylemin başka bir varlık (insan dışı başka bir medeniyet ya da mümkün olursa ileri teknoloji ile) tarafından taklit edilemeyeceğinin garantisi verilemez. Matematiksel ya da fiziksel bir yönden de bakarsak bir olgunun gerçek olduğunu bilmek için ona inanmamız gerekir. Bir denklemin sonucunun doğruluğuna inanmadan doğruluğu hakkında bir kanıya varamayız. Ya da dünyanın şeklinin geoit olduğuna inanmadan dünyanın şeklinin geoit olduğunu ispatlayamazsınız.

4
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Erdem Aykol
Erdem Aykol
44K UP
Din konusunda bilgiliyim.

Dinde bilmenin yanında inanmak da gerekiyor çünkü iman kalp işidir, akıl işi değildir yani akla uymasa da vahye (Kur'an'a) ve peygamberin sünnetine dayandığı için iman etmek gerektiği bilinmektedir.

.

Tüm Reklamları Kapat

122 görüntülenme
1
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Esat Kudret
Esat Kudret
195K UP
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim.

Kulvar Farkı!

Aksi olursa sistem önce “error” verir ardından çöker. Çünkü bilme (bilim) kulvarında soracağınız her soruya verilecek her cevaba, “bilmiyoruz” şeklinde bir tevazu ile bile olsa , mutlaka yeniden soru sorma olanağı ve hakkı tanınır.

İnanma (inanç) kulvarında ise soracağınız soruya yönelik cevaba ikinci, üçüncü bir soru sormaya kalkıştığınızda sistem önce “error” verir sonra çöker.

Tüm Reklamları Kapat

Bu yüzden bu kulvarda merak vardır ancak kuşkuya yer yoktur. Cevap vardır ancak sorguya yer yoktur.

Bu kulvar; yaşama dair ne varsa ona yönelik merakınızı kendince giderir, karşılığında ola ki soru sorarsanız bu ancak merak kaynaklı olup size verilen tek bir cevabı tartışmasız doğru kabul etmenizi bekler. Merak giderici sorunuzun içeriği ise, 5N1K (ne, nerede, nasıl, ne zaman, neden ve kim içeriğinin sadece “NE” kısmı ile ilgili olabilir. Aksi inançsızlık ve dolayısı ile küfür addedilir.

Neden mi?

Çünkü inanç kulvarında iddia sahiplerinin iddialarını somut olarak ortaya koyabilecekleri maddi (doğrulanıp-yanlışlanabilir) hiçbir argümanları yoktur ve buna gerek de duymazlar. “Gerisi size kalmış. İster inanın ister inanmayın” der noktayı koyarlar.

Tüm Reklamları Kapat

Buraya kadar her bir kulvarın kendi mecrasında akışı ile ilgili sorun yoktur ancak biri bir diğerine ( ister bilme-bilim kulvarı ister inanma-inanç kulvarı fark etmeksizin) kendini dayattığı ve alanı dışında bir kulvarda da iddia sahibi olduğu beyanını pratikte hayata geçirmeye kalkıştığı an işler karışır.

Öznel olan ve rızaya dayalı inanma temelli inanç, sınırı korudukça bilme alanı ile ilgili kendi kulvarı üzerinden ve kendi bakış açısı ile elbette değerlendirmeler yapabilir ve kanıtlama ihtiyacı duymaksızın “bizce”, “İnanıyoruz ki” diye başlayacak cümlelerle bilimi kendince tarifleyebilir. Sanmıyorum ki bilim camiasında buna itiraz eden çıksın.

Tersi de geçerlidir ve nesnel olan ve ispata dayalı bilme temelli bilim, sınırı korudukça inanma alanı ile ilgili kendi bilimsel kulvarı üzerinden ve kendi bakış açısı ile elbette değerlendirmeler yapabilir ve ispata dayalı “sonuçlar göstermiştir ki”, “Kanıtların ortaya koyduğu üzere”, “yapılan araştırmalar neticesinde” şeklinde başlayacak cümlelerle inancı, temellerini, çıkış serüvenini, tarihsel yolculuğunu ve ekonomik, psikolojik, sosyal ve siyasal misyonunu , arka planını ve etkisini evrimsel ve siyasal temelde tarifleyebilir. Nitekim tariflemektedir de. Fakat korkarım ki inanç camiasında buna saygı duyan inançlı sayısı bir elin parmaklarını geçmez.

Sonuç olarak; İnanç, adına ve koşulsuz rızaya dayalı icra edilen, sınırsız, sonsuz, ezeli, ebedi her şeye vakıf ve gücü yeten bir “Yaratıcı”ya dayanır. Böyle bir alan bilimsel olarak bile her soruya cevap veremez ve inanmak dışında bir seçenek tanımaz. Hal böyle iken yeryüzünde “yaratıcı” adına hüküm sürenlerin, söz söyleyenlerin, hele ki bilimsel temelden yoksun olarak ispatlanabilir bilgi içerikli tek bir veri sunması mümkün değildir. Geriye tek bir şey kalır: SADECE İNAN…Kutsal kitapların söylediği de budur…

Bundan hangi sonucun çıkarılacağı tercihe kalmıştır. Mantık bilimi işaret eder…

3
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ömer Faruk Dinder
Bu konularda biraz okumuştum :)

Tanrı'yı her şeyi bilen bir varlık olarak kabul etmek, Tanrı'nın kendisinin (öz/saf varlık olarak) bilinebilirliği ile ilgili değildir. Eğer Tanrı, kavramlarla tanımlanabilecek bir sınırlama içinde olsaydı, Tanrı olamazdı. Çünkü sınırlı bir varlık, Tanrı olamaz. Yani özü gereği Tanrı, bilinemez ve tam olarak tanımlanamaz; aşkın ve bilgi üstü bir varlıktır. Bu açıdan bakıldığında, Tanrı bilmenin değil, inanmanın konusu olur. Eğer böyle bir Tanrı varsa, kutsal kitaplarda kendisine inanılmasını isteyen bir Tanrı'nın mantıksız davrandığı söylenemez. Ya da kutsal kitapların Tanrı ile gerçek bir ilgisi olmadığı sonucuna buradan yola çıkarak varmak da sağlıklı olmaz.

Biraz paradoks:

"Tanım gereği bilinemez olan bir varlık, kendisini tam anlamıyla bilebilecek bir varlık yaratabilir mi?"

Tüm Reklamları Kapat

2
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Kafana takılan neler var?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close