Gözlerinizi kapatın. Gördüğünüz Karanlığın bir sınırı var mı. Sınırı Görebiliyor musunuz???? O halde bu sınırsızlık bir sonsuzluk hali mi yoksa sıfırın karşılığı olan yokluk durumu mu. Gözlerimizi kapattığımızda buna yeterince dikkat ederseniz sınırsız bir durumu görmüş olursunuz. Gözlerinizi kapatmanız görme eyleminin sona erdiği anlamına da gelmez. Çünkü bilinciniz hala çalışıyor ve bu durumda karanlığı (bilinç olarak) görmeye gerçekte devam ediyorsunuz. Karanlık bir şey mi yoksa yokluk mu. Gözümüzü kapattığımızda bir sınır göremiyorsak bu karanlık yokluk durumuna değil (bilinç durumu ve algı olarak) sonsuzluk (sınırsızlık) durumuna karşılık gelir.
O halde şimdi evrene gelelim. Evren yokluktan var olamaz ama sonsuzluktan var olabilir. Evren sıfır boyuttan var olmuş olamaz çünkü mutlak hiçlik hiç bir şeyin kaynağı olamaz. Ama evren sonsuz boyuttan var olmuş olabilir. Evren zaman ve boyut (yer/mekan) olarak sonsuzluğun bir yansıma biçimi olarak var olduysa bu sonsuz sayı dizisi yani bitmez tükenmezlik içinde bir sayısal kesit durumunda olur. Ancak zamansızlık içinde zaman kavramı nasıl oluşur diye düşünürsek zaman kavramı böyle bir durumda hiç bir biçimde gerçekte var olamaz sadece göreli olarak gözlemciye göre oluşan (sınırlı) bir olgu ve kavram olabilir. Çünkü zaman böyle bir durumda gerçekte hiç var olmamıştır. Sınırlı bakış açısına ve bilince sahip gözlemciler için zaman kavramı anlamlıdır, vardır ve var olmuştur. Bunun dışında sonsuzluğun içinde zaman kavramı hiç bir zaman var olamaz ve olmamıştır.
Sıfır boyut yani hiçlik yani olmama halini zihnimiz düşünemez. Çünkü olmayan bir şey zaten yoktur. Sadece var olan bir şey (küçük de olsa) düşünülebilir. Hiç var olmayan şey zihinde bir karşılık bulamaz. Çünkü yokluğu düşündüğünüzde bile yokluk aslında yok olmaktan çıkar ve (ona bir karşılık aradığınız için) bir düşünce haline gelmesi nedeniyle 'var olma' durumuna gelir ve yokluk bu durumda düşünülen bir şey olarak 'var' olmuş olur. Yok herhangi bir şeyin ve hiç bir şeyin karşılığı olamayan durumdur. Bu yüzden yokluk düşünülemez veya ona dair bir tanım da üretilemez. Bu nedenle yokluk kavramı ancak varlık kavramı ile anlam buluyor demektir. Yani var olduğumuz için yokluğu tanımlayabiliyor ve ona varlığın zıttı olarak bir kavram veriyoruz. Kavram verdiğimizde ise yukarıdaki gibi yokluk zaten yok olmaktan çıkmış bir "şeye" dönüşmüş oluyor. Bu yüzden de burada da bir paradoks oluşuyor tanımlama paradoksu. Tanımlanan bir şey vardır ve de yok değildir. Ancak yokluğa bir isim vermek onu gerçekte var kılmaz ama tanımlama olarak onu varlığa çıkarır. Bu yüzden yokluk var olan bir bilinç için yoktur ve var olamaz.