Marksist oldugum için marksist kaynaklardan bulmaya çalıştım .
Marksizmin genel birikim yasası olarak da ifade edilen Sermayenin organik bileşimi kuramını savunan Marksistler, birikim sürecinde kapitalist üretim tarzının bileşim düzeyini sürekli yükseltmeye yönelik bir eğilim taşıdığını savunurlar. Anwar Shaikh, Marx’tan şöyle bir alıntı yapar: “Emeğin artan üretkenliği kendisini sermayenin azalan karlılığında açığa vurur.”[21] Bu ifade, Marx’ın temel tezinde, yalnızca canlı emeğin artı-değer yaratma özelliğine sahip olması; canlı emek yerine geçen makinelerin ise bir artı-değer yaratmaması, yalnızca değişim-değerine sahip olması ölçüsünde, üretilen metalara değer aktarması ölçüsünde bir değer yaratma özelliğine sahip olmasında, anlamını bulur. Makineler artı-değer yaratma özelliğine sahip olsaydı birikim sürecinin çevrimsel bunalımlarında azalan kar haddinden söz etmek mümkün olmazdı.
Bullock ve Yaffe, kapitalist üretimde makineler kullanma ve bu yoldan emek üretkenliğini artırma zorunluluğunun gerçeklikte, rekabette ve bunun sonucu olan üretim maliyetini azaltma gereğinde anlatımını bulduğunu söyler. Ancak sözkonusu olan bu zorunluluğun açıklamasının ise Marx’ın sermaye kavramının canlı-emekle olan ilişkisinin türetilmesi ile mümkün olduğunu belirtirler.[22] Sermaye birikim süreci için burada birbiriyle çelişen iki öğe sözkonusudur. Sermayenin bir yandan artı-değer sömürüsünü arttırmak için emek-gücü miktarını arttırması zorunlu iken, diğer yandan rekabet, üretim maliyetlerini azaltma ve mutlak ya da nisbi artı-değer sızdırmada yaşanan fiziksel sınırlar gereği, üretimde kullanılan canlı-emeği ikame edecek makinelerin üretim sürecinde kullanılması mutlak olarak kar oranında bir düşmeye neden olmaktadır.
Bullock ve Yaffe, Marx'ın emek üretkenliğindeki artışlarda sermayenin teknik bileşimlerini işin içine soktuğunu yani işçi başına üretim araçları kütlesinde bir artışın sözkonusu edildiğini belirtirler. Makine kullanımının sınırı, makinenin değeri ile yerini aldığı emek-gücünün değeri arasındaki farkta yatar[23] Makine kullanımı emek üretkenliğini, dolayısıyla artı-emek zamanını, gerekli-emek zamanına göre daha fazla arttırmakla birlikte, makine kullanımı emek-gücü tasarruflarına neden olduğu ölçüde üretim sürecinde işçi sayısı azalmaktadır ve artı-değer miktarı göreli olarak azalmaktadır. Bu durumda artı-değer oranındaki artışlar, sermayenin değer bileşimindeki artışların gerisinde kalmaktadır.
Marx, üretici güçlerin gelişmesi ile artı-değer oranı ve artı-değer miktarı arası ilişki konusunda şunları söyler: “Üretici güçlerdeki gelişme, kullanılan emeğin karşılığı ödenen kısmını azalttığı kadar artı-değeri de, oranını büyüttüğü için, artırır; ama belli bir sermaye tarafından çalıştırılan toplam emek kitlesini azaltması ölçüsünde, artı-değer kitlesini elde etmek için, artı-değer oranının çarpıldığı çarpanı küçüktür. Her ikisi de günde 12 saat çalışan iki işçi, hava ile yaşasalar, yani kendileri için hiç çalışma zorunda bulunmasalar bile, günde yalnız 2 saat çalışan 24 işçinin ürettikleri kadar artı-değer üretemezler.”[24]
Marx’ın matematiksel formülasyonları, artı-değer oranı, artı-değer miktarı ve kar oranı ilişkilerini açıklar. Artı-değer zamanının, gerekli emek zamanına oranı artı-değer oranını vermektedir. Bu aynı zamanda üretim sürecinde emek-gücünün sömürü oranı anlamına gelmektedir. Artı-değer miktarı ise bu oranla çalıştırılan emek-gücü kitlesinin çarpımıyla elde edilmektedir. Üretici güçlerdeki gelişme emek-gücü kitlesini azalttığı için artı-değer oranı ile çarpılan sayı, yani çarpan azalmakta, dolaysız olarak artı-değer miktarı azalmaktadır. Artı-değer miktarının kar oranıyla ilişkisi ise şöyledir: artı-değerin toplam sermayeye, değişir ve değişmeyen sermayeye oranı.
Kaynaklar
- Musa Sala. Sermaye Birikim Süreci Ve Emperyalizm. (6 Ocak 2021). Alındığı Tarih: 6 Ocak 2021. Alındığı Yer: | Arşiv Bağlantısı