Kerem bey müsadeniz olursa bir kaç düzeltme yapıp fikrimi söyleyeceğim.
- Bilim düşündüğünüz gibi o kadar kesinliksizlikten beslenmiyor. Bilimsel şüphecilik ölçüm yapana (gözlem ve/veya deney) ve sonuçları analiz edene kadar makuldür. Ancak sonuçlar geldiği zaman ona göre bir sonuca varılır. Burada yanlışlamak bu ölçümlerden birinde bile istenilen sonuç verilmiyorsa hipotezin o ölçekte geçersiz olduğunu ortaya koymak içindir. Yani mükemmeli aramakta sağlam bir yoldur. Ama ölçümler hipotezle uyumluluk gösteriyorsa artık o konu bir ön kabul olarak doğrulanmış olur. Mesela biz güneşin elektromanyetik dalga yaydığını bildiğimiz gibi hangi dalga boylarında yayıldığını, enerjisini v.s. açıklayan elektromanyetik teoriyi tartışmıyoruz gibi. Schrodinger konusunu kullanarak bir düzeltme daha yapayım. Atom altı ölçeklerdeki belirsizlik özel bir durum ve makro dünya ile uyuşmuyor maalesef. Ayrıca bu kuantum durumu (süperpozisyon) bilim insanları bir ölçüm yaptıklarında bir sonuca çöküyor. Yani aslında gene gözlem bir kesin durum ortaya çıkarıyor. Gelelim evrim ile ilgili sorunuza. Bundan sonra yazacaklarım tamamen benim öznel görüşlerim. Burada temel sorun şu ki Evrim ile uğraşan bilim insanlarının önemli bir kısmı bilimsel metodolojiye gayet uygun şekilde davranıyorlar. Zaten öyle olmasa idi teori Darwin'in yazdıkları ile sınırlı kalırdı. Oysa o günden bu yana çok daha yeni bilgiler var ve kuram temel prensipler aynı olmakla beraber çok gelişti. Fakat her toplulukta olduğu gibi Evrim ile uğraşan insanlar arasında da kendi ideolojilerini evrimin bulgularına yedirmek isteyenler elbette var. Hatta Ergi Deniz Özsoy hoca ki ülkemizdeki sağlam evrim kuramcılarındandır bunu çok sert eleştirir. Belki bu noktada haklı olabilirsiniz.Son olarak şunu ekleyeyim ki Evrim teorisi ile uğraşanlar bilim dünyasında en fazla saldırıya uğrayan kesim oluyor. Bu doğal olarak onların dillerini bir miktar sertleştiriyor olabilir.