Matematik doğada yoktur. Doğada algıladıklarımızı (sandıklarımızı) anlamak için aracı olarak icat ettiğimiz dillerden (geometri, yazılım, konuşma lisanı) biridir matematik.
Tam Sayıları “-9, -8… 0… 8, 9” olarak sıraladık. Bu sayıların formal açıdan bir sınırı yoktur çünkü kendi kendilerini tekrar ederler.
Ancak (bir örnek olarak) “beynin dokusunun değişimi” gibi doğal açıdan etkenler olursa bu yarattıklarımızın da bir sınırının olduğunu belki algılayabilirdik.
Doğanın komplikeliğini/karmaşıklığını izah edebilmek adına geliştirdiğimiz ve geliştirmeye devam ettirmeye çalıştığımız her hayal ürünü -ya da formalite- hatalıdır. Sadece bazıları (bilim, matematik gibi) beynimizin onu anlamaya elverişli olmasından dolayı diğerlerine (numeroloji, majikalizm gibi) nazaran çok daha güvenilirdir.
Her şeyin bir sonunun olduğunu varsaymamızın nedeni (her şeyin ya da) büyük patlamanın bir başlangıç olduğunu keşfetmemiz ve başlangıcı olan her şeyin de bir sonunun olacağını düşünmemizden kaynaklanır. Sayılar da bu gruba dahildir ancak matematiğin sonu ancak be ancak biz insanlığın ortadan kalkması ile mümkün olabilir. Bunun dışında zaten sınırsız olarak yarattığımız matematiğin sınırını aramak hatalı olacaktır.