Öncelikler Kötü Türkçemin kusuruna bakmayın. Yeni Bilgilere göre Aksonda impuls(uyartı) hızını etkileyen 2 faktör vardır bunlar aksonun çapı ve akson üzerinde bulunan miyelin kılıfıdır. Bazı güncellenmiş kaynaklara göre miyelin kılıfındaki kesintilerin (ranvier boğumu) impuls hızını etkilediğini söylüyor. Benim bilgilerime göre ranvier boğumları impuls hızı değil varış süresini etkiler.
Düşünün ki 2 tane parelel 50 km'lik bir yol 1. Yolda 5 tane 10 km aralıklarla dinlenme tesisleri var. 2. Yolda ise 5 km aralıklarla 10 dinlenme tesisi var. Bu tesisler anlayacağınız üzere ranvier boğumları. 2 impuls bu 2 yoldan ilerlemeye başlar ve her dinlenme tehsisinde eşit sürede beklerse impuls hızı değil impuls varış süresi değişmiş olur.
Bilgilerim sizce doğrumu arkadaşlar?
Tüm Reklamları Kapat
Çağrı Mert Bakırcı abi beni mantıklı bir yanıtla aydınlatırsan sevinirim.[1]
Kaynaklar
SELİN HOCA. İmpuls Hızını Etkileyen Faktörler. (1 Ocak 2024). Alındığı Tarih: 27 Ekim 2024. Alındığı Yer: Selin Hoca
| Arşiv Bağlantısı
Evet, Ranvier boğumu sayısı ile sinyal iletim hızı arasında bir ilişki vardır; ancak (lisede nasıl öğretildiğinden emin olmamakla birlikte) bu ilişki, lineer (doğrusal) değildir. Yani biri artarken diğeri artar veya biri artarken diğeri azalır denemez. Bu zaten mantıklı; olması gereken bu. İki ekstremde düşünün:
Miyelinsiz bir sinir hücresi tamamen çıplaktır. Bu hücreler insüle edilmedikleri (yalıtılmadıkları) için ve genellikle iyonik bir ortamda bulundukları için (yani elektriğin rahatça yayılabileceği bir ortamda bulundukları için), bu sinirlerin ürettiği elektrik atımı da etrafa kolayca sızar. Bu nedenle buralarda bir yönde elektrik atımı üretmek çok daha yavaştır, yönlendirmeniz zor olur. Dolayısıyla miyelin kılıfla aksonu sarmak, yalıtım sağlayarak daha verimli akım üretimini sağlar.
Ama (ve bu önemli bir "ama"), diğer uç durumu düşünürsek, yani aksonun tamamı miyelinle sarılacak olursa da hiçbir elektrik atımı üretilemez. Bu, nöronların bakır tellerden farklı çalışmasından kaynaklanmaktadır. Bakır gibi iletken tellerde elektrik, tel içindeki elektronların hareketinden kaynaklı elektomanyetik alanlar boyunca ilerler. Nöronlarda ise bu elektrik atımının akson boyunca sağlanabilmesi için, akson yüzeyindeki iyon kanallarında potansiyel fark yaratılması gerekir. Yani bakır telde olanın aksine, "telin" (nöronun) dışına sızan iyonlar gerekli elektromanyetik alanı yaratır ve akım ilerler (ve bu nedenle bir miktar "sızma"ya izin vermeniz gerekir). Dolayısıyla bakır telde mutlak yalıtım faydalı bir şeyken, sinir hücrelerinde mutlak yalıtım elektrik atımını engeller.
Eğer iki uç da dezavantajlı ise, tamamen miyelinsiz bir nörondan tamamen miyelinle kaplı bir nörona giderken sinyal hızının sürekli olarak artmasını (veya azalmasını) bekleyemeyiz; bu matematiksel bir imkansızlık olurdu. Daha ziyade, miyelinlenmeye bağlı olarak sinyal hızı bir süre artması (veya azalması), sonrasındaysa tam tersi yönde hareket etmesi gerekir (yani grafiğiniz bir "U harfine" veya "ters U harfine" benzemelidir). Gerçekten de yapılan ölçümler, bu sonucu vermektedir:[1]
Burada x ekseninde "internode length" dediği şey, Schwann kılıfının uzunluğudur. Bu kılıflar, aynı zamanda, "Ranvier nodları/düğümleri arası uzunluk" olarak da bilinir; bu yüzden "nod-arası uzunluk" anlamında "internode length" olarak isimlendirilmiştir.
Tüm Reklamları Kapat
Grafikten ilk etapta anlamak zor olabilir; ama vurgulayayım: Akson uzunluğunun sabit olduğu bir durumda, internod uzunluğunun (yani Schwann Kılıfı uzunluğunun) artması, Ranvier boğumu sayısının azalması demektir. Çünkü (atıyorum) 5 santimetrelik bir aksona 2'şer santimetrelik 2 adet Schwann kılıfı koyarsanız ve nod uzunluğu da (atıyorum) 1 santimetre ise, sadece 1 tane Ranvier Boğumu koyabilirsiniz. Ama Schwann kılıfınız 0.5 santimetre ise, aynı 5 santimetrelik aksona çok daha fazla sayıda Ranvier Boğumu sığdırabilirsiniz. Yani grafikte, x eksenindeki "internod uzunluğu", Ranvier boğumu sayısının zıttıdır. Aşağıdaki görsel ne demek istediğimi netleştirecektir:
Burada internodlar ne kadar uzun olursa, o kadar az Ranvier Boğumu kalır (ve tam tersi). Biraz daha düşük çözünürlüklü olsa da şu görsel de hepsini bir arada göstermektedir:
İşte burada önemli olan, internod uzunluğu değiştikçe (yani Ranvier boğumu sayısı değiştikçe) hızın düzgün/lineer olarak değişmediğidir. Internod uzunluğu arttıkça (yani Ranvier boğumu sayısı azaldıkça), y eksenindeki iletim hızı (İng: "conduction speed") bir süre artmaktadır. Ama bir noktadan sonra pik yapmakta ve Ranvier boğumu sayısı artık iyice azaldığında (yani internod uzunluğu abartılı miktarda, neredeyse mutlak olarak tüm aksonu kaplayacak uzunluğa geldiğinde) iletim hızı da hızla azalmaktadır.
Eğer liselerde "Ranvier Boğumu sayısı arttıkça hız azalır." diyorlarsa, muhtemelen bir uçtaki yükselmeye odaklanıyorlar.
Eğer liselerde "Ranvier Boğumu sayısı arttıkça hız artar." diyorlarsa, muhtemelen diğer uçtaki çakılmaya odaklanıyorlar.
Eğer liselerde "Ranvier Boğumu sayısı sinyal iletim hızını etkilemez." diyorlarsa, bu iki etkinin birbirini götürdüğünü düşünüyor olabilirler.
Ama görebileceğiniz gibi gerçek, öğretilenden çok daha ilginç ve mantıklı. Mesela "Ranvier boğumu sayısı arttıkça sinyal daha çok zıplar, o nedenle daha hızlı iletir." açıklamasını ben de hatırlıyorum. Ne saçma! Ne alaka? Sinyal neden "zıplasın"? Zıplıyorsa bile, neden "hızlansın", yavaşlaması gerekmez mi? Eğer sinir hücresinden uzaklaşmak sinyali hızlandırıyorsa, sinir hücresinin dışında (mesela hücreler arası boşlukta) elektrik iletiminin sinir hücresinin kendisinden daha etkili olduğu varsayılıyor demektir. Eğer öyleyse, sinir hücresi daha ilk etapta neden evrimleşsin, neden var olsun? Madem o kadar iletken, direkt hücreler arası boşlukta iletelim sinyalleri?
Tüm Reklamları Kapat
Velhasıl, bunları lise seviyesinde anlatmak belki zor geliyordur. Belki de konu sayısını azaltıp, gerçeği öğretmeye çalışmak gerekiyordur.
Mesela, ufak bir kuple daha: Sadece Schwann Kılıfı uzunluğu (yani internod uzunluğu) değil, Ranvier Boğumu'nun uzunluğu da (buna "nod uzunluğu" yani İngilizcede "node length" diyoruz) sinyal iletim hızını etkiliyor:
x eksenindeki nod uzunluğunun, bir önceki grafikte x eksenindeki nod uzunluğundan yüzlerce kat küçük olduğuna dikkat edin. Çünkü Ranvier Boğumu uzunluğu, Schwann Kılıfı uzunluğundan çok ama çok daha küçük.
Burada bu kadar çok grafik olmasının nedeni, sadece Ranvier Boğumu ve Schwann Kılıfı uzunluğunun değil, aynı zamanda Ranview Boğumu içindeki iyon kanalı yoğunluğunun (ne sıklıkta iyon kanalı bulunduğunun) da sinyal iletim hızını etkiliyor olması. Hatta hangi nörondan bahsettiğiniz de sonucu değiştiriyor: Mesela burada optik sinir (gözden beyne sinyalleri ileten siniriiniz) ile beyin korteksinizdeki gri madde içindeki aksonlar ayrı ayrı kıyaslanıyor. Dolayısıyla her grafikte farklı bir şeye odaklanılıyor. Ama genel olarak gördüğümüz şey aynı: Yine, Schwann Kılıfı uzunluğunda olduğu gibi, Ranvier Boğumu uzunluğunun da lineer bir etkisi olmadığını görüyoruz. Ranvier Boğumu uzunluğu arttıkça, hız önce artıyor, sonra azalıyor.
Ve biyologlar, sadece burada da bırakmıyorlar işi: Mesela "Schwann Kılıfı" ve "Ranvier Düğümü" diyoruz ama, bunlar böyle mutlak keskin sınırlara sahip şeyler değiller. Mesela Schwann Kılıfı üretimi bir uçta başlayıp, diğer uçta bitiyor. Dolayısıyla kademeli olarak, yavaşlayarak duran bir yapısı var. "Bu acaba sinyal iletimini nasıl etkiliyor?" diye soranlar da var. Bahsettikleri anatomi şöyle:
Görebileceğiniz gibi sadece "boğum" ve "kılıf"tan söz edemiyoruz. Internod, juxtaparanod, paranod gibi parçalara ayırmamız gerekiyor. Veya "Schwann Kılıfını oluşturan miyelin miktarı arttıkça sinyal iletimi nasıl etkilenir?" diye soranlar da var.[2]
Özetle demek istediğim şu: Biyolojide sandığınızdan çok daha fazla detay ve öğrenecek çok fazla şey var! Mesela hücrelerin, burada konuştuğumuz parametreleri kısa sürelerde değiştirerek, sinyal iletim hızlarını değiştirdikleri ve buna göre farklı hızlarda işledikleri düşünülüyor. Bu, gerçekten heyecan verici!
2,863 görüntülenme
Kaynaklar
I. L. Arancibia-Carcamo, et al. (2017). Node Of Ranvier Length As A Potential Regulator Of Myelinated Axon Conduction Speed. eLife. doi: 10.7554/eLife.23329. | Arşiv Bağlantısı
M. C. Ford, et al. (2015). Tuning Of Ranvier Node And Internode Properties In Myelinated Axons To Adjust Action Potential Timing. Nature. doi: 10.1038/ncomms9073. | Arşiv Bağlantısı
Bu cevabın içeriği ve doğruluğu, Evrim Ağacı editörleri tarafından kontrol edilmiş ve onaylanmıştır.
27
0
Paylaş
Alıntıla
Alıntıları Göster
Dış Sitelerde Paylaş
Raporla
Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Giriş Yap ve Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz
denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından
yayınlanan
makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru
olup
olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu
platformda
yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti
etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla
işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla
platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim
Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç
katın.
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Evrim Ağacı ile 2024'te de Türkiye'de bilim farkındalığını artırın!
Bu yıl sayfamızda gezdiniz.
Evrim Ağacı olarak, 2024 yılında da Türkiye'de bilim iletişimini daha da genişletmek istiyoruz. Ancak bu hedefe ulaşabilmek için sizin gibi bilimseverlerin maddi desteğine ihtiyacımız var. Reklamlar yeterli değil! Dolayısıyla sadece sizin katkılarınızla Türkiye'nin en büyük bilim platformunu daha da ileriye taşıyabiliriz. 2024 yılında da bize destek olarak bu yolculuğumuza ortak olabilirsiniz. Tek seferlik destek olun veya daha iyisi, aylık destekçilerimiz
arasına şimdi katılın.
“Bir bilim insanı olmak, evrene her yönüyle aşık olmak gibidir.” Mayim Bialik
Bilim İçin 30 Saniyeniz Var mı?
Evrim Ağacı, tamamen okur ve izleyen
desteğiyle sürdürülen, bağımsız bir bilim oluşumu.
Ücretsiz bir Evrim Ağacı üyeliği oluşturmanın çok sayıda
avantajından
biri, sitedeki reklamları %50 oranında azaltmak (destekçilerimiz arasına katılarak
reklamların %100'ünü kapatabilirsiniz). Evrim Ağacı'nda geçirdiğiniz zamanı
zenginleştirmek için, sadece 30 saniyenizi ayırarak üye olun (üyeyseniz, giriş
yapmanızı tavsiye ederiz).