Öncelikle "gelişim" dediğimiz olguyu (gelişimin tam olarak ne olduğu konusunda tamamen aynı fikirlerde olmayabiliriz) bazı kategoriler içerisinde dağıtacağım. Bu kategoriler sırasıyla hoşgörü, hayal gücü, ahlak olacaktır. Günümüzde kullandığımız kamera teknolojisinin gelişmediği zamanlarda küçük çaplı saldırılar günümüze kıyasla aşırı fazla olduğu için toplumlar daha savaşçı bir yapıyla gelişiyorlardı. Savaş içerisinde büyüyen bireylerin birçoğu daha vahşice davranabiliyorlardı çünkü hoşgörü denilen kavramı yeterince bilmiyorlar ya da kendilerini daha korunaklı hissetmek için uzak duruyorlardı. Teknolojinin sağlamış olduğu refahın kendisini en çok gösterdiği yerlerden birisi de eğitimdir. Okuma-yazma oranlarında, bilgi toplama ve araştırma kolaylığında kendisi göstermiştir. Bu eğitimi eski çağlara kıyasla daha iyi alan bireyler eskilerin hayal edemeyeceği şeyleri hayal etmiş ve yapmışlardır. Ahlak konusunda ise net bir şey söylemek o kadar da mümkün değildir çünkü ahlak dediğimiz kavram toplumdan topluma, çağdan çağa sürekli değişen bir parçadır. Eğer ahlaklı olanı eskilerin yaptıkları olarak kabul edersek teknoloji bizi ahlaklı olandan uzaklaştırmıştır. Ahlaklı olanı yasalar kabul edersek teknoloji insanları daha ahlaklı yapmıştır (bu bir seçimden ziyade zorunluluk olsa bile). Ahlaklı olanı küresel bir toplumun ortak değerleri olarak kabul edersek yine ileriye gitmiş oluruz çünkü sosyal medya gibi araçlar sayesinde artık birçok şey kabilecilikten çıkmış ve küreselleşmeye başlamıştır.