Bilimsel bir mevzuun cevabının kesin olması gerekmez mi? Nasıl olur da bilimsel bir makale yada teoride "zaman zaman içinde kalbur saman içnide" minvalinde "uzun zaman içinde" gibi bir tanımlama kullanılabilir? Yada " rastgele" kelimesi nasıl kendine yer bulabilir? Bilimsel mevzularda kesinlik gerekmez mi? Yerçekimi, kütlenin çekimi gibi
Olayın temeli, geçen günlerde Richard Dawkins'in yaptığı bir Twitter paylaşımının eleştirilme nedeniyle çok benzer gördüğüm kadarıyla. Yaygın olarak bu isimlerin de sürekli bıraktığı hatalı izlenim science, fact ve reality kavramlarının aynı şeyler oldukları yönünde. Fakat bu üçü farklı kavramlardır. Bilim, bir fact değil, ancak onu keşfetme yolunda kullandığımız bir yöntem (ya da sahip olduğumuz motivasyon) olarak görülebilir. Lakin bilimin bulguları, fact olmak zorunda değildir. Popper gibi filozoflar benzer temeller nedeniyle, bilimi tanımlarken bu nedenle yanlışlanabilir olmasına vurgu yaparlar. Takdir edersiniz ki bir fact, tanımı gereği yanlışlanamaz.
Örneğin 2+2=4 bir fact'tir, ne olursa olsun her koşulda doğrudur. Öte yandan kütle çekim gibi bir kavramın da var olduğunu biliyoruz, lakin onu "kütle çekim" olarak adlandırmak onu fact olabilmekten alıkoyuyor, bir reality yapıyor. Böyle bir şey olduğunu biliyoruz, fakat bu bize ait bir yorum/ifade/iddia ya da adına artık ne derseniz.
Bunun en güzel örneği de verilmiş, Newton mekaniğinden Einstein'ın göreliliğine geçiş. Einstein'ın bu yorumu Newton'ı yanlışladı lakin Einstein'ın yorumunun bir fact olduğunu söylememiz yine söz konusu değil. Dikkat edebilirseniz, bilim burada yanlışlanıyor. Bu nedenle fact değil, fakat onu bulma yolunda bir motivasyona sahip.
Yanlışlanabilirliğin bu nedenle, tamamen hatalı olup çöpe atmak anlamına gelmediğine dikkat çekmek gerek. Gördüğünüz üzere bir şeyin yanlışlanabilir olması onu tümden hatalı yapmaz. Tam aksine bilimle fact arasındaki ayrımı belirler.
Sorduğunuz bu sorudan ve diğer sorulardan anladığım kadarı ile sizin, bilimsel yöntemleri ve bilimin temel dinamikleri üzerine bazı bilgi eksiklikleriniz var. Bu nedenle de bilimsel bilgi, açıklama, teori, kanun vs.leri yanlış yorumluyorsunuz.
Size şöyle bir açıklama yaparsam sanırım bilime bakışınızı tekrar gözden geçirebilirsiniz: Siz sorularınızda, bilimin söylemlerinin her zaman gerçekleri içerdiğini düşünüyor gibisiniz. Biz insanoğlu, hiç bir şey bilmiyoruz aslında. 3 yaşında bir çocuk ne bilir? Hiç bir şey... Peki 4 yaşında biri ile 40 yaşında birinin arasındaki bilgi farkı nereden gelir? Öğrenmeden. İnsan hayatı boyu bir şeyler görür, dener, yapar, öğrenir. İşte insanoğlu, 2600 yıl önce bilimi keşfetti. Ondan önce, bilim yoktu dünyada. Herkes bir şeyleri uyduruyor, kafadan atıyordu. Gök gürültüsü, tanrının öfkesiydi. Deprem tanrının cezalandırmasıydı. Dünya öküzün boynuzundaydı, fırtına deniz tanrısının eseriydi vs. Bilim ve bilimsel yöntemler keşfedildi ve insanoğlu güvenilir bilgileri edinmeye ve biriktirmeye başladı.
Şimdi, şu noktaya dikkat: Bir gerçeği görüp anlarsak ondan emin oluruz. Ama sizin başka bir sorunuzdaki gibi bazı gerçekler bizzat görülüp deneyimlenemez. Etkilerine, kalıntılarına bakmak gerekir. Etkiler de her zaman görülemeyen gerçeği göstermeyebilir ya da açıklamayabilir. Bu durumda, eldeki verilerin miktarı ve içeriğine göre konuşmak gerekir. Bilim insanları da, eldeki verilere göre konuşurlar. Siz, tüm bu söylenenleri "kesin" olarak yorumlamışsınız. Böyle bir şey yok. Genellikle popüler bilim makalelerinde de işin yöntem tarafı hiç belirtilmez. "Biliminsanları evren şöyle oluştu dedi" türündendir bu makaleler. Ama o biliminsanının araştırmasının sonucu "eldeki verilere göre böyle olabilir" şeklindedir.
Bilimsem yöntemde "gözlem-hipotez-deney-kuram" gibi aşamalar ve yöntemler takip edilir. Bilim bunu gerektirir. Bir hipotez, "bu böyledir" demek değildir. Varlığından ve kesinliğinden emin olunamayan gerçekler için bir hipotez kurulur, "bu böyle olabilir" denir. Başka biliminsanları öne sürülen hipotezi inceler araştırırlar, doğru-yanlış-eksik-fazla taraflarını belirlerler ve çürütürler, bu şekilde hipotez doğruluğa yaklaşır. Ama bir gün öyle bir bilgiye ulaşırız ki tüm hipotez çürütülür. O zaman da yerine başka bir hipotez yazılır. Bu durum "bilim değişken" demek değildir ki. O bir hipotezdi zaten. "Böyle olabilir"di. İşte bazı arkadaşlar bu duruma "bilim yanıldı" diyor. Öyle değil işte.
Ve her hangi bir gerçeğin bilinmesi başka bir şey, açıklanması başka bir şey. Büyük patlama bir gerçek. Buna kuşku yok. Ama nasıl meydana geldiğini tam olarak bilmiyoruz. Bu nedenle, eldeki verilerle hipotezler kuruyoruz, o hipotezleri test ediyoruz, deneylerle sınıyoruz. Bu şekilde "bir teori"ye dönüştürüyoruz. Teori, herhangi bir gerçeğin açıklamasıdır. Ben gerçeğim ve varım. Buradayım. Benim nasıl var olduğu ve nasıl buraya geldiğim ise bir teori. Evrenin nasıl ortaya çıktığı ile ilgili yeterli bilgimizin olmaması, evrenin var olmadığını göstermiyor. Eksik taraflar da bir süre sonra çözülecek çünkü yeni veriler elde ediliyor. O nedenle "zaman içinde" diyoruz.
Yer çekimi, kütleçekimi gerçek. Newton öyle demişti. Maddeler birbirini çekiyor dmeişti. Ama ne oldu? Einstein onu yıktı. Çünkü maddeler birbirini çekmiyordu. Maddeler uzayı büküyordu, o bükme alanına giren cisimler de bükülmeden etkileniyordu. İşte hipotez, teori, elde edilen yeni veri ve yeni veriye göre düzeltilen teori...
"Rastgele" bir istatik terimi olarak geçerlidir. Özellikle bilgisayar/hesap bilimlerinde (computing science) büyük yeri var.
"Uzun zaman içinde mümkün"sonsuz olasılıklar içinde mümkün olarak da ifade edilebilir.
Bilimde deneysel olabilen olduğu gibi deneysel olamayan teoriler de var. Sicim teorisi de bunlara bir örnek teşkil ediyor günümüzde.