Bunun hakkında kesin bir şey söylemek zor, çünkü davranışlar arkalarında herhangi bir kalıcı iz bırakmıyor. Bu da tarihteki gelişimlerini takip etmeyi zorlaştırıyor. Ancak tahminlerde bulunmak mümkün.
Öncelikle ayıp kavramının etik ile ilişkili olduğunu ve evrensel etik diye bir şey olmadığını bilmek lazım. Kısaca belli şartlar altında yaşayan değişik gruplar arasında en temel ahlaki kavramlar arasında bile fark olabilir. Bu tamamen yaşam koşulları ile ilişkili bir durumdur. Koşullar iyileştikçe hak ve özgürlükler artar, zorlaştıkça azalır.
İkincisi ise ayıp yerleri örtme ihtiyacı tamamen etik ile ilişkili de olmayabilir, iklim koşullarının etkisini göz ardı etmek doğru olmaz. Yani "Soğuk" giyinmemize sebep olmuş asıl etken olabilir, ayıp kavramı ondan sonra gelişmiş olabilir.
Ama gene de iklimi göz ardı edersek, vücudun belli bölgelerinin örtülmesi durumu zorlu zamanlarda eş bulamayan erkeklerin dişiler üzerinde yarattığı baskıdan dolayı oluşmuş olabilir. Zorlu şartlar altında yaşayan bireyler sırf cinsellik değil her konuda risk almaya daha eğimli olur. Suç işleme baskısı altında olan biri için ise kışkırtıcı unsurlar tetikleyici olabilir. Bu durumda bu kışkırtıcı unsurları göz önünden kaldırmak mantıklı olur. Örneğin gelir düzeyi düşük bir çevrede üzerinde göstere göstere yüklü para taşımak mantıklı olmaz. Burada "parayı taşıyanın ne suçu var" denebilir, ancak bu tartışma kısa dönemde o suçun gerçekleşme ihtimalini azaltmayacağı gibi suç bir kere işlendikten sonra kaybı geri de getirmez. O yüzden aynı şekilde örtünme kavramı da durum kötüleştikçe pratik bir önlem olarak öne çıkmış olmalı.
Önceden de dediğim gibi bunların birer tahmin olduğunu unutmamak lazım, burada dinler gibi sosyolojik etkenleri kanıt yokluğundan işin içine hiç katmadık. Olay çok farklı bir şekilde gelişmiş de olabilir.