Bilimsel ismiyle Antisosyal Kişilik Bozukluğu hem genetik/biyolojik faktörlerin hem de çevresel/gelişimsel faktörlerin rol oynadığı bir kişilik bozukluğudur. Bozukluğun prevalansının %1 civarında olması ve bu bozukluğa sahip olanların genellikle değerlendirilmeye açık olmaması bozukluğun etiyolojisinin araştırılmasını zorlaştırır. Fakat bu bozukluğa sahip kişilerin aileleri üzerinde yapılan çalışmalar bize tüm kişilik bozukluklarında olduğu gibi Antisosyal Kişilik Bozukluğu'nun da genetik bir altyapısının olduğunu gösteriyor. Henüz bu davranış kalıbına sebep olacak genler veya gen bölgeleri bulunamamış olsa da APD'nin kalıtsal yönü yadsınamaz. Bununla birlikte gelişim sürecindeki nörolojik bozulmaların da bu bozukluğa yol açabileceği biliniyor. Bu insanların prefrontal korteks ve limbik sistemde normal insanların beyinleriyle kıyasladığımızda bozulmalar olduğu gözlemlenmiştir.
Fakat bu faktörler bu sorunları yaşayan insanların APD geliştireceğini göstermez. Zira özellikte çocuklukta yaşanan travmaların(özellikle şiddet ve cinsel istismar) ve aile yapısındaki işlevsizliklerin APD gelişiminde büyük bir rol oynadığı düşünülüyor. Yani biyolojik altyapı bir yana, kişinin bulunduğu sosyal çevre ve geçmiş deneyimleri bu bozukluğun ortaya çıkmasındaki en önemli faktör olarak görülüyor.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Kaynak 1. (17 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 17 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Kaynak2. (17 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 17 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Kaynak3. (17 Temmuz 2020). Alındığı Tarih: 17 Temmuz 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı