Porno etik midir?
Bu soruya vereceğiniz cevap, benimseyeceğiniz ahlak teorisine göre değişecektir.
Dahası, benimseyeceğiniz veya varsayacağınız geleneğe/düşünceye göre bu soru anlamsız bir soruya dahi dönüşebilir.
Eylem faydacılığını (act utilitarianism) ele alalım. Eylem faydacılığı, şu an dünyada en yaygın şekilde benimsenen teori. Klasik eylem faydacı bir bakışa göre bir eylem, eğer neticesi itibariyle toplam faydayı maksimize ediyorsa, o zaman ahlaken gereklidir. Aynı şekilde, eğer bir eylem neticesi itibariyle toplam acıyı artırmıyorsa, o zaman bu eylem izin verilebilir bir eylem olur. Bu tanımın olabilecek en yüzeysel tanım olduğunu aklımızdan çıkarmayalım, zira bu tanım son 100 senenin en çok tartışılan tanımlarından biri.
Şimdi, ortaya koyduğumuz tanım üzerinden sorumuza yönelebiliriz.
"Porno etik midir?" sorusu aşağıdaki sorulardan bir veya birkaçına işaret edebilir:
- Porno film üretmek (genel anlamıyla) ahlaken izin verilebilir bir eylem midir?
- Porno film izlemek ahlaken izin verilebilir bir eylem midir?
- Porno filmlerin erişilebilir olması ahlaken izin verilebilir bir durum mudur? */Bu soru da şu şekilde açılmak durumunda:
- Porno filmlerin erişilebilir olmasına izin vermek ahlaken izin verilebilir bir eylem(sizlik) midir? veya Porno filmleri yasaklamak ahlaken izin verilebilir bir eylem midir?
Elimizdeki teoriye dayanarak bu soruların hepsini yanıtlamak mümkün. Fakat bunu yapabilmek için güvenilir veriye ihtiyacımız var. Örneğin, porno film üretildiği vakit bu üretimden etkilenen bireylerin (veya eyleyicilerin, ajanların, Ing. agent) zarar görüp görmediklerini veya (klasik eylem faydacılığına göre) görülen zararın üretilen faydadan fazla olup olmadığına bakmak gerekir.
Bu düşünce akışını ilerleterek elimizdeki belki de en sade ahlak teorisi üzerinden bir düşünce pratiği yapabiliriz. Elbette, klasik eylem faydacılığı -bilhassa az önce verdiğim tanımıyla- kabul edilen bir düşünce değil. Bu düşünce çok büyük değişimlere uğradı, çok çeşitlendi ve günümüzde çok daha detaylı bir hale büründü.
Örneğin, klasik eylem faydacılığını geride bırakıp J. S. Mill'in faydacılığına bakacak olursanız Mill-tarzı faydacılıkta az önce verdiğimiz tanımın "zarar prensibi" denen bir kuralla sınırlandırıldığını göreceksiniz. Bu prensibe göre "zarar vermemek" temel bir kural ve ancak bu kurala uyan fayda-zarar (veya haz-acı) hesaplamaları ciddiye alınabilir. Zarar prensibi veya benzer bir prensip devreye girdiği vakit eylem faydacılığının varabileceği absürt neticelerin bir kısmı da elenmiş oluyor.
Daha da ileri gidip farklı bir geleneğe, örneğin Kantçı geleceğe geçiş yaparsanız bambaşka bir düşünce akışıyla karşılaşırsınız. Bu durumda Kant, diğer insanları araçsallaştırmanın ahlaken meşrulaştırılabilir bir eylem olmadığını düşündüğü için size daha kesin bir yanıt verecektir.
Bu örnekleri vermemin esas sebebi de sorduğunuz sorunun tek bir yanıtı olamayacağını, ancak bir ahlak teorisi üzerinden ilerlediğiniz vakit olası yanıtlara ulaşabileceğinizi ve güçlü bir argüman kurmaya çalışabileceğinizi göstermekti. Eğer bu soruyu felsefi olarak ele alma niyetindeyseniz varsayımlarınızın (örn. klasik eylem faydacılığı) kuvveti/ikna ediciliği, kuracağınız argümanın kuvvetine de doğrudan etki edecektir.