Öncelikle padişahların dini düşünceleri ve yaşadıkları dönemde inançlarını sorgulayıp sorgulamadıklarını bilemeyiz. Bazı eylemlerine göre, dindar olup olmadıkları hakkında sonuç çıkarmak pek mümkün görünmüyor.
Uzun bir dönem padişahlık, halifelik makamı ile birlikte yürütülmüştür, dönemin şeyhülislam ulemaları ile uyumsuzluklarına da pek rastlanılmamıştır. Çöküş döneminde, yenilikçi bir kaç padişahın sorun yaşadığı bir gerçek ama bu durumu genelleyemeyiz.
Kişisel eylemlerine değerlendirecek olursak: Bu dönemde yapılan eylemlerin çoğu size tuhaf ve sakıncalı gelebilir, ancak şeriat hükümlerine göre değerlendirmek gerekir.
-Kardeş Katli: Bu kısım çok canice görünüyor, ancak unutulmaması gereken bir durum var, Devlet-i Aliye'nin ve İslam bayraktarlığı olarak olarak kabul edilen halifeliğin devamının her ne olursa olsun riske edilmemesi. Kardeş Katli, Osmanlı'da parçalanmanın gündeme gelmemesi adına, genelde dönemim şeyhülislamları tarafından verilen fetvalar doğrultusunda gerçekleşmiştir.
-Çok Eşle Evlilik ve Cariyelik: İslam 4 kadına kadar evliliğe izin verir. Cariyelik kısmında ise sınır yoktur. Padişah olsanız da olmasanız da her birey için geçerlidir.
-Kölelik: İslam yönetimi dışındaki diğer yönetimlerde kölelik çok geniş kapsamlı bir şekilde uygulanırken, İslam yönetimi bazı kısıtlamalar ve zorluklar getirmiştir. Ancak kökten yasaklanmamıştır.
-Babadan Oğula Halifelik Makamının Geçmesi: Özellikle 4 halife döneminde halifelik makamı şura ile belirlenmiştir. Ancak Ebu Bekir hariç diğer halifelerin öldürülmesi ve makamın iç çekişmelere maruz kalması ile ilk Emevi halifesi olan Muaviye tarafından babadan oğula geçmesi uygun görülmüştür. Bu durum İslam otoriteleri tarafından kabul edilmiş ve gelenekleşmiştir.
-Alkol kullanımı: Yapılan eylemler içerisinde İslam'ın kesin yasak koyduğu ve günah kabul edilen eylemler içerisinde görülür. Uyuşturucu ise o dönem için tartışmalıdır. Sonradan İslam ulemaları tarafından "kişinin kendine zarar verecek eylemlerde bulunmasının günah olduğu" genellemesine dayandırılarak, haram olduğu kabul edilmiş ve bazı fetvalara kayıt olarak geçmiştir.
Sonuç olarak: O dönem yapılan bazı eylemler sürekli günah içinde yüzdükleri ve dindar olmadıkları algısı yaratabilir. Fakat dönemin insan hakları, hukuk ve geleneksel bakış açısına göre, durum düşündüğünüz gibi değildir.