Bu tanıtım tamamıyla özgürlüğün ve yaratıcılığın kisvesi altında kaosa davetiye çıkarmaktır. Bu gibi araçlar sanat ve medya dünyasını yeniden şekillendirmek yerine, sahte gerçekliklerin hakim olduğu bir distopyanın temellerini atıyor. Gerçek ile sahtenin ayırt edilemeyeceği bir dünyada ne etik kalır ne güven; her şey manipülasyonun oyuncağı olur. "Açıklık" adıyla yola çıkan OpenAI, aslında şeffaflık değil, karmaşa üretme misyonunu benimsemiş... Yaratıcı sektörü geliştirmek bir yana, sanatı, sanatçıyı ve izleyiciyi yapay bir çukurun içine itmekten başka bir işe yaramaz.
Film ve video sektörü bu teknolojiden "olumlu" etkilenmez, etkilenemez. Belki küçük çaplı girişimciler ancak olumlu etkilenebilir. Gerçek emeği hiçe sayarak üretilen yapay içeriklerle, sektör içi eşitsizlik ve istihdam krizlerini körüklemekten başka bir şey yapılmayacak. Ha şuanki haliyle büyük markaları sarsamaz ancak 10 yıl sonraki haliyle devrim yaratabilir. Fakat... gerçeklik algısının paramparça olduğu bir dünyada neye inanabiliriz ki? OpenAI'ın amacı gerçekten inovasyon mu, yoksa sahte bir geleceği gerçeğimiz kılmak mı? Sora yaratıcılığı özgürleştirmekten çok onun tabutuna çivi çakan bir başka araçtan öteye geçemez...