Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
13

Ölümsüzlük mümkün mü?

10,782 görüntülenme
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Soruyu Takip Et
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Tüm Reklamları Kapat
8 Cevap
Tc Hüseyin Türkmaya
Biyolog
Orijinal Soru: Ölümsüzlük Mümkün müdür?

Ölümsüzlük, ölümden muaf olan sonsuz yaşamdır; bitmeyen varoluş. [2] Bazı modern türler biyolojik ölümsüzlüğe sahip olabilir.

Bazı bilim adamları, fütüristler ve filozoflar, insan vücudunun ölümsüzlüğü hakkında teorileştirdi, bazıları insan ölümsüzlüğünün 21. yüzyılın ilk birkaç on yılında ulaşılabileceğini düşündürüyor. Diğer savunucular, yaşamın genişlemesinin kısa vadede daha ulaşılabilir bir hedef olduğuna inanıyor ve ölümsüzlük daha fazla araştırma atılımını bekliyor. Yaşlanmanın olmaması, insanlara biyolojik ölümsüzlük sağlar, ancak hastalık veya fiziksel travma nedeniyle ölüme karşı savunmasızlık sağlamaz; her ne kadar zihin yüklemesi mümkün olduğunu kanıtlarsa çözebilir. İç endoimmortalite sürecinin önümüzdeki yıllarda teslim edilip edilmeyeceği, daha önce araştırmaya (ve ölümsüzleştirilmiş bir hücre hattı yoluyla endoimmortalite durumunda nöron araştırmasında) bağlıdır ve belki de ikinci durumda beklenen bir hedeftir. [3]

Dini bağlamda, ölümsüzlüğün Tanrı'nın (veya diğer tanrıların) iyilik gösteren ya da ilahi yasayı takip eden insanlara vaatlerinden biri olduğu söylenir. Bitmeyen bir insan yaşamının nasıl bir biçim alacağı ya da maddi olmayan bir ruhun var olup olmadığı ve ölümsüzlüğe sahip olup olmadığı, dinin yanı sıra spekülasyon ve tartışma konusu da ana odak noktası olmuştur.

Tüm Reklamları Kapat

Yaşam uzatma teknolojileri, gençleşmenin tamamlanması için bir yol vaat ediyor. Cryonics, yeterli tıbbi gelişmeleri takiben ölülerin gelecekte yeniden canlandırılabileceği umudunu ortaya koymaktadır. Hidra ve düzlemsel solucanlar gibi yaratıklarla gösterildiği gibi, bir canlının biyolojik olarak ölümsüz olması gerçekten mümkün olsa da, yakın gelecekte insanlar için mümkün olup olmayacağı bilinmemektedir.

Zihin yükleme, beyin durumlarının bir insan beyninden benzer işlevsellik sağlayan alternatif bir ortama aktarılmasıdır. Sürecin mümkün ve tekrarlanabilir olduğu varsayılarak, bu, Ray Kurzweil gibi fütüristler tarafından öngörülen orijinal beynin hesaplanmasına ölümsüzlük sağlayacaktır. [4]

Hastalık teorik olarak teknoloji ile aşılabilir. Kısacası, bir organizmanın vücudunu etkileyen anormal bir durumdur, vücudun tipik olarak doğal makyajıyla uğraşmak zorunda kalmaması gereken bir şeydir. [8] İnsanın genetik anlayışı, daha önce tedavi edilemeyen hastalıkların sayısız tedavisi için tedavilere ve tedavilere yol açmaktadır. Diğer hastalıkların zarar verdiği mekanizmalar daha iyi anlaşılmaktadır. Hastalıkları erken teşhis etmek için sofistike yöntemler geliştirilmektedir. Önleyici tıp daha iyi anlaşılmaktadır. Parkinson ve Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıklar yakında kök hücre kullanımı ile tedavi edilebilir. Hücre biyolojisi ve telomer araştırmalarındaki atılımlar kanser tedavisine yol açmaktadır. AIDS ve tüberküloz için aşılar araştırılmaktadır. Tip 1 diyabet ve belirli kanser türleriyle ilişkili genler keşfedildi ve yeni tedavilerin geliştirilmesine izin verildi. Doğrudan sinir sistemine bağlanan yapay cihazlar körlere geri dönebilir. Birçok başka hastalık ve rahatsızlığı tedavi etmek için ilaçlar geliştirilmektedir.

Biyolojik ölümsüzlük yaşlanmanın olmamasıdır. Özellikle, kronolojik yaşın bir fonksiyonu olarak ölüm hızında sürekli bir artışın olmamasıdır. Yaşlanmayan veya bir noktada yaşlanmayı bırakmayan bir hücre veya organizma biyolojik olarak ölümsüzdür.

Biyologlar, Hayflick sınırı ile sınırlı olmayan hücreleri tanımlamak için "ölümsüz" kelimesini seçtiler, burada hücreler DNA hasarı veya kısalmış telomerler nedeniyle artık bölünmez. İlk ve hala en yaygın olarak kullanılan ölümsüz hücre çizgisi, 1951'de rızası olmadan Henrietta Lacks'in malign servikal tümöründen alınan hücrelerden geliştirilen HeLa'dır. 1961 Leonard Hayflick çalışmasından önce, Alexis Carrel tarafından geliştirilen yanlış inanç vardı. tüm normal somatik hücreler ölümsüzdür. Hücrelerin yaşlanmaya ulaşmasını engelleyerek biyolojik ölümsüzlük elde edilebilir; DNA'nın sonunda bir "kapak" olan telomerlerin hücre yaşlanmasının nedeni olduğu düşünülmektedir. Bir hücre telomeri her böldüğünde biraz kısalır; sonunda aşındığında hücre bölünemez ve ölür. Telomeraz, kök hücrelerde ve kanser hücrelerinde telomerleri yeniden yapılandırarak sonsuz sayıda kopya yapmalarına izin veren bir enzimdir. [10] Henüz kesin bir çalışma telomerazın sağlıklı dokuların yaşlanmasını önlemek için insan somatik hücrelerinde kullanılabileceğini göstermemiştir. Öte yandan, bilim adamları, insan yaşam beklentisini uzatmanın bir başka adımı olan, reddedilme riski olmayan organ nakillerine izin vererek kök hücrelerin yardımıyla organları büyütmeyi umuyorlar. Bu teknolojiler devam eden araştırmaların konusudur ve henüz gerçekleştirilmemiştir. [11]

3,246 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Trex. (22 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 22 Haziran 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
12
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Mehmet Ünlü
Mehmet Ünlü
62K UP
Araştırma Sever (Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Öğrencisi)
Orijinal Soru: Ölümsüzlük mümkün müdür? Mümkünse gerçekleştirilmeli midir?

Evet, mümkün. Yapmamız gereken şeyleri bilsek de nasıl yapılacağını bilmiyoruz sadece. Gerekli kök hücre sentezi sağlanabilir ve bunu insan vucüdunda bir şekilde oluştarabilirsen, telomer kısalmasının önüne geçebilirsen (aslında doğada bu konular zaten bulunduğu için sadece bunları insan vücudunda birleştirme ve tasarlama problemi kalıyor) biyolojik olarak ölümsüz aşamasına gelebilirsin. Tabi bu yeterli değil, evet vücudun kendini sürekli yeniliyor ve yaşlanmıyor olabilirsin ama bu, yanında bir bomba patlayıp 3215 parçaya bölündüğünde de geçerli değil. Diyelim böyle bir son olmadı ve başka bir şekilde öldün,  bu sefer de hayata geri gönderelibelirsin. Tabi bunun içinde köpekleri hayata döndürebilen deneyin insan üzerinde sorunsuz bir şekilde çalışması lazım (bknz. robert cornish). 

Tüm bunlara rağmen bence, ölümsüzlük zihnimizi aktarmakta geçiyor. West World dünyası gibi zihnimizi, robotlara aktarabilme hayali gerçekleşebilir mi bilmiyorum ama gerçekleşirse işte o zaman tamamen ölümsüzlüğü bulduk demektir, en azından teorik olarak. Tabi bunun nasıl yapılacağı da hala merak konusu.

Asıl konuya gelirsek, gerçekleştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Zira kusursuz olma arzusuyla yanıp tutuşan, kimyasal fenomenlerle çevrili, maymundan birazcık gelişmiş biz insanlar, hükmetme arzusuyla doluyuz. Ölümsüz bir bedene sahip olunca bu hırsın tükeneceğinden söz edilse de basic narrow intelligence seviyedeki bir canlı da bunun her zaman olacağını düşünüyorum. Yani, yine her şeyi elde etme hırsında olacağız ve yine Dünyayı ve (belkide ölümsüzlüğü bulacak seviyeye gelinceye kadar gelişen teknolojiyle) Evreni yoketmeye çalışacağız.

Tüm Reklamları Kapat

3,724 görüntülenme

Kaynaklar

  1. Yazar Yok. Barış Özcan. (9 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 9 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
  2. Yazar Yok. Shockvoice. (9 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 9 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
  3. Yazar Yok. Evrim Ağacı. (9 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 9 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
Bu cevap, soru sahibi tarafından en iyi cevap seçilmiştir. Ancak bu, cevabın doğru olduğunu garanti etmez.
9
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Muhsin Alperen Yılmaz
UNVANIM YOK BEYİM
Orijinal Soru: Ölümsüzlük Mümkün müdür?

Öncelikle bu soru bizi zorunlu olarak mitokondrilerin yapısına anlamaya itiyor.Çünkü mitokondrilerin yapısını tam anlamıyla kavrarsak eğer o zaman hücrelerin yaşlanmalarına ilişkin bir fikrimiz olur.Bugün geldiğimiz noktada sınırlı bilgilerimizle bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.Bundan 300-400 yıl önce yaşam ömrü ortalaması 50-60 arası iken bugün bu ortalama, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre 70-80 arasına çıkmıştır.Belki bir gün ölümsüzlüğe ulaşamayacağız ancak ona epsilon kalan yaklaşacağız.Tabii burada ölümsüz olmak ve sonuçlarını düşündüğümüzde; ölümlü olmak çok daha iyidir.Ölüm dünyanın en güzel keşfi.Yenilerin eskilerin yerini almasından daha interaktıf ne olabilir?

1,791 görüntülenme
5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Ersals Krononot
Ersals Krononot
309K UP
Krononot

Genetik olarak 140 - 150 yıl yaşamaya programlidir insan türü. Bu süre, standart potansiyeldir. Daha iyi şartlarda daha uzun süre yaşam mümkündür.

Peki neden yarısını bile kullanamıyoruz ...

Biyolojik olarak ATP üretmek, bir oksidasyon mekanizmadır. Yani enerji elde etmek, oksijenli yanma sonucunda metabolik atık oluşturmak yani zehir üretmektir. Serbest oksijen radikalleri dediğimiz atıklar, sürekli olarak tamamen vücuttan atılamaz, birikmeye başlar, ya da vücut atmak için farklı yollar kullanır.

Tüm Reklamları Kapat

Ölümlülük de ölümsüzlük de, enerji üretim mekanizması olan Elektron transport zincirinde saklıdır. ETZ dediğimiz sistem, besinlerin karbon bağlarındaki atomların 5 ETZ istasyonundan geçerken elektronlarının mitokondri zarında çekirdekten ayrılması ile oluşan yük farkını ATP olarak kullanir. Bu mekanizmayi en iyi sekilde kullanabilmek, olasi uzun yasami elde etmek demek olacaktir. Bazi otörler, yasamin bir sınırının olup olmadığının kesin olmadığını düşünmekte bu nedenle. Hangi istasyondan hangi besin geçtiği, hangi zaman aralıklarında neyin yenmesi gerektiği vs konular, ETZ sistemini ideal hale getirebilirse elde edilecek sonuçlar minimum 140 150 yıl olabilir. Ancak yaşam süresi multifaktöriyel bir konu. Stres düzeyinden maruz kalınan egsoz sigara miktarına kadar bütün yaşam koşullarının etkilediğini bilmek gerek.

Diğer yandan entropik bir evrende yaşıyoruz. Mutlak bozulmaya gidiyoruz. Canlılık, entropi ye karşı direnç gösterme biçimi aslında. Bu nedenle yaşamanın kuralları var. Eğer biyolojik olarak uzun yaşama kavuşsak bile, evren saatiyle biraz sonra galaksimiz, andromeda galaksisi ile çarpışacak. Belki de yasam sona erecek. Bir ihtimal yaşam devam etse bile entropi nedeniyle fizik evren yok olacak... Tabii ki bunlar, insanlık kendi kendini yok etmediği durumda söz konusu olasılıklar.

Uzun olmasındansa nitelikli yaşam sürmek, yaşamı anlamlı üretken tüketmek daha olumlu gibi görünüyor.

1,341 görüntülenme
5
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Mahmut .
Mahmut .
31K UP
Okur

Evet; ölüyoruz, öleceğiz, ölmek zorundayız. Bu bir yaşam döngüsü. Eğer ölümsüz olmak istiyorsan canlılıktan çıkman gerekiyor.

Bu arada ölümsüzlük kesinlikle hoşuna gidecek bir şey değil. Her insanın sınırı vardır ve insan vücudu ortalama 60 yıl yaşamaya programlanmıştır. Daha fazla yaşarsan beynin ciddi seviyede yavaşlayacak ve deposunun 1\3 ünü doldurmuş olacak, çok uzun yaşarsan beynin çok yavaş ve dolu olacaktır. Dolu bir telefona yaptığımız gibi beyinde önemli verileri silmeye başlayacaktır.

Zihinsel sorunları bir kenara bırakırsak fiziksel olarak ta derin çok hızlı soyulmaya başlayacak ve eğer gerçekten uzun yaşarsan kendini tamir edemez duruma gelecek. Ayrıca kemik dokun yumuşayacak ve kırılmaya yatkın olacaktır. İç ve dış organların yavaşlayacak ve düzensizleşecektir. Birde bunlar varken vucüdün rejerenasyon yeteneği ciddi bir seviyede düşecektir.

Tüm Reklamları Kapat

1,037 görüntülenme
5
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
  • Dış Sitelerde Paylaş
  • Raporla
  • Mantık Hatası Bildir
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close