Ölümden sonra yaşamın, cennet ve cehennem gibi ödüllendirme ya da cezalandırma amacı ile var edildiği iddia edilen yerlerin varlığına dair elimizde herhangi bir veri, bulgu, kanıt vs. yok. Bu iddialar genellikle inanç sistemlerinin, dinlerin varlığını iddia ettiği şeyler.
Ve bu sistemdeki yaklaşıma bakılırsa, makul bir insani duygusal dengelerin gözetildiğini görürüz. İnsanın dünyaya amaçsızca gelmesi, insan hayatının ortalama bir süre devam edip sebepsizce biteceği hissi bir tür anlamsızlık ve boşluk hissine neden olur. Bu histen kurtulmak için öte dünya fikri ortaya atılmıştır. İnsanoğlu çağlar boyu biriktirdiği kültürel miraslar sonucu bir ahlak anlayışı oluşturmuş, bu ahlak anlayışı kapsamında iyilik/kötülük ya da erdemli olarak kabul edilen tavır, davranış ve yaşam kabulleri inşa etmiştir ve bu kabuller dahilinde iyi ve kötü bireylerin cezalandırılması ya da ödüllendirilmesi gerektiğini hissetmiştir. Bu ahlaki dengelerin ve ödül/ceza sistemlerinin var olmadığı olasılığı yine insan yaşamının ve bu yaşamı dolduran tercih ve kabullerin anlamsızlığı hissini ortaya çıkarmıştır.
İşte ötedünya ve cennet/cehennem kavramlarının bu duygusal dürtüler paralelinde ortaya atıldığını tüm detaylarda görebiliriz. Ölümden sonra yaşam, cennet ve cehennem var mı? Bu soruya net, kesin ve modern bilim kıstasları kapsamında cevap veremeyiz. Aslında hiç bir disiplin çatısı altında da cevap veremeyiz. Ancak temel mantık gerekliliği olarak herhangi bir şeyin varlığının ispat yükü, onun varlığını iddia edendedir. Bir şeyin yokluğu ispat edilemez ve ispat gerektirmez. Buna göre ölümden sonra yaşamın, cennet ve cehennemin var olduğunu iddia edenler, bunların varlığına dair herhangi bir bulgu, veri, kanıt sunmadıkları için bunların varlığını düşünmek durumunda değiliz. Bu kabul, "öyle bir şey yok" demek değildir. Bilmiyoruz. Ama var ise bunu göstermek, söz konusu varlığı iddia edenlerin sorumluluğu.
Umarım açıklayıcı olmuştur. Sağlıcakla.