Öldürmenin o kadar da kirli bir eylem olduğunu düşünmüyorum. En bilinen örneklerden Suç ve Ceza. Raskolnikov gerçekten suçlu muydu? Bu çok tartışılan bir şey değil mi? Hatta roman cinayeti işleyen kişinin bakış açısıyla hayatı, nedenleri, düşünceleri, vicdan azabı ile verilerek yazıldığı için onu haklı bulanlar normal bir cinayete dışardan bakılana nazaran daha fazla olmadı mı, daha az yadırganmadı mı ? Nefsi müdafaa yoktu. Hatta bilakis nefsi için yapmıştı. Dünyada yeri olmadığını düşündüğü pis bir insanı yok etmek ve onun paralarının kendinde daha iyi amaçlar doğrultusunda kullanılabilecegini düşündüğü için yapmıştı. Empati madem bu kadar önemli ve (güya)tarafsız o zaman ona da yapılmalı. Dışarıdan suç gibi görünen durumlar için de hakkaniyetli bir şekilde yapılmalı. Ama bu tacize bahane bulmak kafasıyla değil doğru idraka sahip kişiler tarafından yapılmalı. Bir düşünün, etraftaki herkes gerçekten de yaşamayı hak ediyor mu? Onca açlığa ve zulme maruz kalan kişiler gerçekten çok mu umrunuzda? Ya da bir sürü sokak hayvanı... Yaşama hakkı bir canlının birinci ve en önemli hakkı ama diğer hakları olmadıktan ve diğer ihtiyaçları karşılanmadiktan sonra bir cehennem izdirabindan başka bir şey değildir. Ölüm ve öldürme o kadar korkunç ve kirli değildir. Sebepler klişelerin ve gereksiz duygusallığın dışında daha akılcı ve mantıklı bir şekilde değerlendirilebildiği vakit çoğu şey korkunç ve kirli olmaktan çıkacak çoğunluğun yararına bir şeyler yapılabilecektir. Tekrardan düşünmeye davet ediyorum, sizce de herkes aldığı nefesin hakkını veriyor mu? (Çoğumuz yürüyen yıkım ve yanılsama makineleriyiz. Oksijen israfından başka bir şey değiliz bile demeyi çok isterdim ama verdiğimiz hasarın haddi hesabı yok, zarar oksijen israfını misliyle geçti ne yazık ki...)