Henüz meslek kısmını deneyimlemesem de, bence bir insanın sorumluluğunun başka bir insanın hayatı olması ağır bir şey. Üstelik herhangi bir hata yapma şansının bulunmadığı bir alan ve kendinden, ailenden çok fazla fedakarlık yapman gerekiyor. En azından Türkiye’de böyle. Üstüne şiddetiymiş öldürülmesiymiş saymıyorum bile.
Ve kesinlikle okuması da apayrı bir dert. Hadi ben çok severek, isteyerek yazdım ona rağmen yıpratan bir süreç. Bir kere hiçbir şeyin kesin sınırı yok. Alan inanılmaz geniş ve insanlığın var olmasından beri gelişiyor. Asla öğrendiğin bir şey yetmiyor asla bir şeyi tam olarak öğrenmiyorsun. Çok fazla ezber var hatta bazen gereksiz düzeyde. Sınavdan sonra unuttuğum çok şey var, meslek hayatımda da kullanmayacağım. Sistem senden her şey olmanı bekliyor. Hastane nasıl yönetilir, doktor ne yapar, moleküler biyolojide ne yapar, genetikçi ne yapar ; hemşire, ebe, sağlık personeli, laborant... Aklınıza ne geliyorsa. Aynı anda hem bir bilim insanı hem de cerrah olman bekleniyor. Bir de vücutta her noktanın Latince adını ezberleyip anında cevap vermen. Okuldan okula değişmekle birlikte kendi okulum için konuşursak girdiğimiz sınavın haddi hesabı yok. Üniversite sınavına hazırlanırken bu kadar sınava girmedim. Ve öğrenci için en zor olanı (en azından benim için) hocanın 40 dk’da bitirdiği slaytı ezberlemek 3 saat sürüyor. Ama programları hazırlayanlar bunu düşünmüyor 40 dk sonunda sizin her şeyi ezberlediğinizi düşünüyorlar. Bu yüzden konuklar asla yetişmiyor vakit asla yetmiyor.
Kısacası okurken de çalışırken de sürekli bir şeyler yetişme baskısı, bir şeyler yetememe hissi, stres çok fazla. Kendine çok fazla vakit ayıramıyorsun. Bir de aşırı bel ve boyun ağrılarına sebep oluyor.