Bir canlının belli bir özelliği sergilemesi, diğer canlıların da sergileyebileceği anlamına gelmiyor. Örneğin çitalar çok hızlı koşabiliyorlar; ancak onların en yakın akrabalarından olan kaplanlar ve aslanlar o kadar hızlı koşamıyorlar. Buna karşılık çok uzak akrabası olan Amerikan Antilopları çitalar kadar olmasa da onlara yakın bir hızda (saatte 100 kilometreyi bulan hızlarda) koşabiliyor. Dolayısıyla her yakın akraba birebir aynı özelliklere sahip olacak diye bir şey yok; benzer şekilde, uzak akrabalar arasında hiç benzer özellikler olamaz diye bir kaide de yok. Her türün evrimi kendi şartları içinde değerlendirilmeli.
Konuşma zor bir iş ve ancak yüksek sosyal yapılara sahip olduktan sonra insanlarda evrimleşmiş bir özellik. Örneğin Neandertaller muhtemelen bizler gibi konuşamıyorlardı; ancak bir şempanzeden çok daha karmaşık sesler çıkarabildikleri düşünülüyor. Muhtemelen Homo erectus gibi atalarımız da hiç konuşamıyorlardı.
Kuşlardan bir kısmının konuşabilmesi ise, aslında konuşmanın evrimleşmiş olmasından değil, çok üst düzey karmaşıklıkta sesleri çıkarmanın cinsel seçilim nedeniyle o türlerde avantaj sağlamasından ötürü olan bir şey. Yani papağan aslında "konuşmuyor"; sadece konuşmaya benzeyen sesleri taklit ediyor. Bu da, konuşma yeteneğinden değil, taklit yeteneğinden geliyor. Taklit ile aslı arasındaki fark bu kadar az olunca ayrımı görmek zor olabilir; fakat papağanların kendi doğal yaşamlarında konuşamadığı unutulmamalı.
Lir kuşu gibi türler de, papağanlar da, bazı diğer kuş türleri de potansiyel eş adaylarını karmaşık sesler çıkararak üzerlerine çekiyorlar. Bunun en uç formu ise, doğadaki herhangi bir sesi taklit edebilme becerisi. Yani ses modülasyonu konusunda uç düzeyde bir seçilim görüyoruz. Ancak bu, konuşmanın kuşlarda evrimleştiğini söylemek için yeterli değil. Tür içinde bunun gerçek bir iletişim aracı olarak kullanılması gerekiyor. Şu anda sadece belli sesler ile belli sonuçları ilişkilendirmek suretiyle, insan eğitiminden geçtikten sonra belli sesleri taklit ederek o seslerin sonuçlarını edinebiliyorlar. Örneğin "Merhaba de." dendiğinde, "Merhaba" sesini çıkararak yemek alabildiklerini bildikleri için bu sesi taklit ediyorlar. Doğada durup dururken bir papağanın "Merhaba" veya "papağan dilinde" bile konuşmaya-benzer bir şekilde "merhaba" dediğini duyamazsınız. Normal şekilde şarkılar söylemekten fazlasını yapmayacaklardır.
İşin ilginç tarafı, kuşlar söyledikleri şeyin anlamını bilmezken, maymunlar el işaretleri ve benzeri şekillerde ifade ettikleri kavramların anlamlarını bilirler; ancak vokalizasyonu yapabilecek ses yeteneklerinden yoksundurlar. Bu yönde bir seçilim baskısı oluşacak olursa, papağanlardan çok daha başarılı bir şekilde konuşmaları mümkün olacaktır. Bu da, yakın akrabalarımızın bizler gibi çok zeki türler olmasından kaynaklanmaktadır.
Kaynaklar
- Yazar Yok. National Post. (3 Temmuz 2019). Alındığı Tarih: 3 Temmuz 2019. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı