Merhabalar.
Yazımı okumadan önce sizlere şunu belirtmek isterim ki bilmiyorum. Fakat şimdi bu konuda mantıklı bir yol göstermeye çalışacağım. Vereceğim cevabın bilimsel bir kanıtı yoktur ve asla da bulunamayacaktır. Çünkü verdiğim cevap bilimsel varsayımlar dışında geçerli bir cevap olarak kabul edilebilir.
Tüm oluşumların uzayda var olduğunu düşünmek bir varsayımdır. O yüzden sorunuzu astronomi başlığında bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde sormuşsunuz anladığım kadarıyla.
Sizin sorunuz bir felsefe sorusudur. Çünkü oluşumdaki anlaşılmazlık ilk oluşumda değil, her anlık oluşumdadır. Lisede gördüğümüz modern fizik üzerinden şu örnek verilebilir. Atom altı parçacıklar arasında füzyon ve fisyon tepkimeleri gerçekleşmektedir. Bu tepkimeleri zamanında Hans Bethe[1] ve başka bilim adamları gözlemlemişler ve keşfetmişlerdir. Oluşturdukları bir denklem ile bu tepkimeleri tekrar oluşmadan tahmin edebilmişlerdir. Peki kendimize şu soruyu soralım: Bu tepkimelerin oluşmasını sağlayan bizim keşfettiğimiz denklemler midir yoksa bunlar biz denklemleri keşfetmeden önce de oluşmuşlar mıdır? Sanırım cevap belli. Herhangi bir fiziksel, kimyasal vb. yasayı düşündüğümüzde aynı sonuca çıkmaktayız. Biz bu yasaları keşfetmeden önce de bunlar oluşmaktadırlar. Ağız alışkanlığı olarak bunları yasalar tarafından gerçekleşmektedir diye belirtemeyiz. Fakat bizim uydurduğumuz ve çoğu zaman geliştirmeye açık -tamamlanmamış- denklemlerin iş gerçekleştirdiğini söylemek az önce de anlattığım gibi doğru olmayacaktır. Yani yasaların bir şey gerçekleştirdiği yüzeysel ve mantıksız bir inançtır ve saçmadır.
Gelin asıl sorumuzun derinine inelim. Herhangi bir şey herhangi bir zamanda nasıl meydana gelebilmektedir? Parçacıkların bilinci mi vardır da birbirleriyle nasıl etkileşime girmeleri gerektiğini bilmektedir? Hadi işleri biraz daha ilginçleştirelim. Bu parçacıklar nasıl olur da -çift yarık deneyindeki gibi- bizim gözlem yapmakta olduğumuzu bilirler? Bunlar bilimin cevap veremediği sorulardır.
Burada inançlar devreye girmektedir. Kısaca açıklayacağım.
Deistler bunların tanrı tarafından konulan yasalar çerçevesinde hareket ettiğine, kendi bilinçleri olduğuna inanırlar. Teistler -en azından hangi dine inandığını bilenler- bunların tanrı tarafından her an gerçekleştirildiğine inanırlar. Ateistler bunların yasalar tarafından yapıldığını söylerler fakat az önce yazdığım -yasalarla ilgili- kısmı doğru buluyorsanız bu mantıklı bir açıklama değildir. Kendi fikrimi size aşılamak istemem fakat multiverse (çoklu evren) gibi bir kavramı, varlığın oluşumunu açıklamak için kullanmaya kalkışmışlardır ve bu tamamen mantık dışıdır. İlk varlığın nasıl oluştuğunu tartışırken, "zaten vardı" demek gibi bir şeydir. Bu hataya Stephan Hawking gibi bilim üstadları da yanına bilmiyoruz gibi kelimeler de sıkıştırarak düşmüşlerdir.[1]( Kısacası hiçbir şeye inanmamak da bir inançtır. )
Ben çoklu evrenlerin varlığı konusuna ılımlı bakıyorum. İlgileniyorsanız kaynak[2] ekledim. Son bir tavsiye olarak şunu söyleyebilirim ki, evrende spin'i olmayan bir karadeliğin varlığı ile zaman yolculuğu yapabileceğine inanan insanlar kadar saçma varsayımlarla yola çıkılmış fikirlere kendinizi kaptırmayınız. Eğer varlığı incelemek istiyorsanız bunu bilimin varsayımları ile yaparsanız hiç araştırma yapmadan bir naturaliste dönüşürsünüz. Varlık konusunda kabul edilmesini mantıklı bulduğum varsayımları yazıyorum:
Hepimiz özgür iradesi olan canlılarız. Bu yüzden hepimiz kendi hayatlarımızdan sorumluyuz.
Erkek veya kadın, siyah tenli veya beyaz tenli hepimiz eşit varlıklarız.
Bir sivrisinekte olan can bizim canımızdan farksız ve eşsizdir.
Hepimiz hayat denilen tecrübeyi şuan yaşıyoruz.
Bir tanrı varsa ve insanları test ediyorsa tanrıyı bilim adamları değil herkesin bulabilmesi gerekmektedir. Çünkü tanrının varlığı sadece modern bilime sahip olan insanları değil, gelmiş geçmiş tüm insanları ilgilendirmelidir.
Hepimiz öleceğiz ve evrenin sonu -belki entropi nedeniyle- mutlaka bir gün gelecek.
Umarım size faydası olmuştur. İyi günler dilerim.
Kaynaklar
- Yazar Yok. [1]Stephan Hawking'In Kitabı. (9 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 9 Haziran 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. [2]Penrose Diagram. (9 Haziran 2020). Alındığı Tarih: 9 Haziran 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı