Bunun muhtemel açıklaması Güneş sisteminin ilk oluşum aşamalarında gerçekleşen olaylar zincirinde aranabilir.
Büyük bir ihtimalle sistemimizi oluşturan malzeme süpernova patlamasının artıklarından oluşuyor. Gaz ve toz artıklarından oluşan bu ortamda merkezde kütle çekim etkisi ile yoğunlaşan gazlar protostar (ön yıldız) oluşumu başlatmıştır. Merkezde oluşan yüksek sıcaklık ve yoğunluk nükleer füzyon etkisi ile hidrojen atomlarının kaynaşmasına ve yıldızın günümüzdekine benzer şekilde parlamasına neden olmuştur. İlk parlama ile başlayan yıldız rüzgarlarının etkisi çevresinde bulunan hafif gazları daha uzağa olacak şekilde tüm malzemeyi kendinden uzaklaştırmıştır. Ağır olan malzemeler Güneş'in yörünge sisteminde ilk karasal gezegenleri oluştururken (Merkür, Venüs, Dünya, Mars) daha çok uzağa giden hafif gazlar sonraki dört gaz devini oluşturmuştur (Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün).
Güneş'e en yakın ve en büyüğünün Jüpiter olmasının nedeni bu şekilde açıklanabilir. Uzaklaşan hafif gazların en yoğun olduğu bölgenin, Güneş'e en yakın bölgede birikmesi kuvvetli ihtimal gibi görünüyor. Bu durumda akla şu soru da gelebilir "ağır malzeme ve yoğun disk Güneş'e en yakın bölgede oluşum halindeki gezegeni beslediğine göre; karasal gezegenler içinde Güneş'e en yakın Merkür neden en küçük gezegen? O da Jüpiter kadar olmasa da en azından en büyük karasal gezegen olması gerekmez mi?" Bu durum ancak sistemin ilk dönemlerinde yaşanan kaos ile açıklanabilir. Yapılan hesaplara göre sistemimizde karasal bir dev olması beklenen bir durum fakat, sistemde böyle bir gezegen yok. Güneş'e yakın gezegenler muhtemelen ilk aşamalarda çarpıştılar ve gene muhtemelen çarpışma ile malzemenin büyük bölümü yörüngelerinden uzaklaşıp ya Güneş'e ya da uzay boşluğuna savruldular.[1]
Kaynaklar
- E. K. I. G. T. G. B. çelikten. Güneş Sistemi I: Güneş Sistemi Ve Oluşumu – İtü Astronomi Kulübü. (30 Aralık 2020). Alındığı Tarih: 5 Nisan 2024. Alındığı Yer: astronomi.itu | Arşiv Bağlantısı