[2][1][1][1][1]İnsanlar olarak, bir film veya TV şovundaki kurgusal karakterler olsalar bile başkalarıyla empati kurma yeteneğine sahibiz. Bir film izlediğimizde veya bir kitap okuduğumuz zaman, karakterlere ve hikayeye duygusal olarak bağlanırız ve genellikle özellikle ana karakterle özdeşleşiriz.[1]
Bir ana karakter öldüğünde, o karakterle bağ kurduğumuz ve duygularımızı onların yolculuğuna yatırdığımız için bir kayıp veya üzüntü duygusu hissedebiliriz. Ek olarak, bir ana karakterin ölümü, duygusal olarak güçlü olabilen bir umut kaybını veya hedeflerin veya özlemlerin başarısızlığını temsil edebilir.
Ek olarak, bir kahramanın ölümü, kendi kişisel keder ve kayıp deneyimlerimizi tetikleyerek bize kendi hayatlarımızda kaybettiğimiz insanları hatırlatabilir. Bu, bir karakterin ölümüne verdiğimiz duygusal tepkiyi artırabilir ve onu daha gerçek ve anında hissettirebilir.
Kısacası, bir kahramanın ölümüne duygusal tepkimiz, başkalarıyla empati kurma yeteneğimizin, hikayeye ve karakterlere duygusal yatırımımızın ve kendi keder ve kayıp deneyimlerimizin doğal bir sonucudur.
Kaynaklar
- Kohei Noamura, et al. Empathy With Fictional Stories: Reconsideration Of The Fantasy Scale Of The Interpersonal Reactivity Index. Alındığı Tarih: 11 Haziran 2023. Alındığı Yer: PubMed doi: 10.2466/02.07.09.11.PR0.110.1.304-314. | Arşiv Bağlantısı
- Cullen Traynor. Caring For Fictional Characters: & The Neuroscience Behind It. (28 Mart 2019). Alındığı Tarih: 11 Haziran 2023. Alındığı Yer: The Writing Cooperative | Arşiv Bağlantısı