Sahip olduğumuz empati, sosyallik nedeniyle, kendimiz iyi şartlarda bile olsak, türdaşımızın içinde bulunduğu olumsuz şartlar bizi doğrudan etkiler. Temelde kendimizi onun yerine koyarak aslında derinde kendimize üzülürüz. Karşımızdaki bir aynadır.
Dilenen bir kişiye azıcık bir para vermenin onun hayatını değiştirmeyeceğini bilmek de bizi üzer aynı nedenlerle. Ancak bu konuda farklı faktörler söz konusu.
Öncelikle dilencilik, sosyal bir sorun. Kişisel değil. Yani bireylerin çözemeyeceği, devletin çözmesi gereken bir durum. Aslında bir dilenciye para vermek, dilencilik sistemini beslemekte. Her verilen para, daha çok dilenen kişiye neden olmakta. Ve çocuk yaşta zorla dilendirilen kişileri üretmekte. Oysa biz iyilik yapıyorduk?
İşte konun sosyal bir konu olması, devletin çözmesi gerektiği durumu burada öne çıkıyor. Yani sorumluluk bireyde değil. Aynı şekilde Afrika'daki aç kitleler için de olumsuz duygularımız oluşmakta. Bu durum da uluslararası bir sorun. Sömürü, düzensiz gelir paylaşımı vs vs nedenlere bağlı. Bu demek değil ki biz hiçbir şey yapmamalıyız. Tabii ki farkındalık oluşturma gibi faaliyetler yapmalıyız. Ancak birey olarak tek başımıza yapabileceklerimiz, bize düşenler var, devlete düşenler, yerel yönetimlere düşen görevler var. Bizim bu kurumlara bildirimde bulunmamız, vereceğimiz paradan (dilencilik sistemini besleyen para) daha faydalı olacaktır. büyük ihtimalle. Ve suçluluk duymamız için bir neden de kalmayacaktır.