Nasıl yapılacağını bildiğimiz, tasarladığımız bir davranışı gerçekleştirirken bile bir çok kez hatalar yaptığımızı gözlemliyorum. Şöyle ki konuşurken, yürürken veya bunların dışında her hangi bir işi yaparken eksik, fazla ya da yanlış adımlar atıyoruz.
Bizler bu bilinci deneyimlemek üzere yaşıyoruz ,bu yaşadığımız süredeki deneyimleri doğal olarak hatalar yaparak kavrayabiliyoruz.Bu değişmeyen bir sistem .Diğer insanlarda gördüklerimizi aslında biz de barındırıyoruz, görebilmemiz ve kavrayabilmemizin ana sebebi bu zaten ve ayrı olarak bu sebeptendir ki bilişin ötesinde,henüz kavranma aşamasından geçmemiş bir duyu ya da davranış,ancak o bilişi uyaracak zıt yönde bir 'eylemle' kavranabilir.Peki dilimizden düşmeyip de hareketlerimize yansımayan o düşünceler ve sözler ne anlama geliyor?Bir nevi bir romanı okuyup o dramatik ,deneyimlemediğiniz ama karakterlerde içsel olarak gelişen her adımı kelime kelime satır satır takip edip sonrasında o olay örgüsü üzerinde yaptığınız yoruma benzer.Gözlemci,okuyucu bir perspektiften sadece zihninizin o olaya sizi sınırladığı bir açıdan bakar yorumlarsınız ama olayın asıl içinde olmak demek bazen afallamak,sözel olarak bilineni davranışa uyarlamakta zorlanmak demektir,sonucunda hatanın oluşması muhtemel ve normaldir.Hata yapmamak üzere değil de tecrübelerin ardını kapmaya odaklanmak,bilincin sınırsızlığını keşfetmek daha mantıklıdır.