Çünkü öyle bir dini inanç yok. Dinler antik dönem insanın doğayı anlama çabasından ibarettir. Bir mantık silsilesi gözeterek oluşturulmamıştır. Din, insanların ilk bilinç sahibi olduğunda sorduğu o büyük sorulara : ben neden varım? beni, diğer insanları, etrafımdaki canları, yıldızları kim yarattı? ölünce ne olucak vb. cevap bulma çabasıdır. Tarih boyunca farklı coğrafyadaki farklı insan grupları aynı soruları sorsalarda farklı cevaplarla üretmişlerdir. Her bir farklı cevap farklı bir din oluşturmuş. Her din bu sorulara en doğru cevabı kendisinin bulduğunu idda eder ama doğru değildir. Tek yaptıkları ortadaki bir bilinmeyeni başka bir bilinmeyene atamaktır.
Din, bilimin yöntemlerini kullanmaz. Akıl ve mantık kuralları içinde bir tutarlılık yoktur (Fizik kurallarını özel durumlar ve kişiler için ciddiye almaz, olağanüstü olaylar ve mucize vardır). Kuralları sorgulanamaz, değiştirilemez. Koşulsuz şartsız teslimiyet ve iman gerektirir.
Bilim ise dinin birebir zıddıdır. Hiç bir şeye iman etmez, her şeyi sorgular, değişmez kuralları yoktur, daha iyi bir açıklama bulursa onu kullanır. Kutsal kimse yoktur. Akıl ve mantıkta tutarlılık esastır.