Neden bizden daha kuvvetli olan (sadece kas gücü değil) bir kimseye itaat etme ihtiyacı duyuyoruz?

İnsan türü evrimsel tarihi bakımından topluluk hâlinde yaşamış bir türdür. Bu topluluklar arasında inanılmaz çatışmalar, rekabet kavgaları ve üstünlük savaşı söz konusu olmuştur. Toplulukları oluşturan yegane unsurlardan biri de dildir. Dilleri aynı veya benzer olan topluluklar bir dayanışma içerisinde dilleri farklı olan topluluklara yaşam kaynakları için üstünlük kurmaya çalışmışlardır. Bu durum topluluk içerisinde bir devlet sistemini, düzen sistemini mecburi kılmıştır. Bu düzenin başına da kimi zaman inançlara, kültüre veya akla bağlı olarak belirli kişiler veya güruhlar getirilmekte; söz konusu yetki sahibi bu insanlara hizmet edilmekte. Bunun için ikna edici gerekçeler sunulmakta. Bu durumda da sistemin bir alt veya daha alt tabakaları bu üstteki yetkili insanlara itaat etmek mecburiyetinde.

Kısacası ufak bir sebep sonuç zincirinden oluşan binlerce yıllık bir döngü insanların güce itaat etme veya tapınmasına vesile oluyor.

Burası bir tartışma platformu olmadığı için uzatmadan kişisel fikrimi belirtmek istiyorum. Bakın her şeyi dine, kültüre bağlamak doğru bir yaklaşım değildir. Bazı şeyleri bu ikisinden ayrı değerlendirebilmek gerek. İnsanlar bilimsel konuları dinle özdeşleştirip kendi fikirlerini empoze etmeye çalıştıklarında aksi fikirlere kulak tıkıyor, doğruyu bilseler dahi yanlışı fütursuzca savunmaya devam ediyorlar. Din hassas bir konu. Bu konudaki fikirlerinizi insanları aşağılamadan, onları (öyle olsa bile) sizden daha az zeki olarak görüp aşağılayıcı bir şekilde hitap etmeden belirtmeniz gerekir. Yoksa saygı ve edep diye bir şeyden bahsedemeyiz. Şizofren veya değil, bu sizin tamamıyla öznel bir görüşünüz. Ancak bunu belirtirken insanların bu konudaki hassasiyetlerini göz ardı etmemelisiniz, aksi hâlde her ne kadar doğru olursa olsun fikirleriniz dinlenmek için dikkate bile alınmaz. Bu yüzden doğru ve hitap edilene saygılı bir üslup gerekli. Bilim sizin öznel görüşlerinizi soslayıp sunmanız için bir araç değil. Belirli varsayımlar ile felsefeden tamamen ayrı, deneysel ve gözlemsel işe yarar bir metoddur. Saygılar. ^[1]

Ben hiç kimseye itaat etme gereksinimi duymam. Kas gücü üstünlüğü önemli değildir benim için ve hiç kimseye bugüne kadar itaat etmedim. Benden daha değerli ya da her konuda güçlü olan insanlar da olabilir/var. Onlara da itaat etmiyorum. Genel olarak hiç kimsenin görüşleriyle hareket etmem. Sadece her insanı sonuna kadar dinlerim. Çöpçü de olabilir profesör de. Eğer doğru söylediğine karar verirsem bundan ders çıkarırım. Ancak bir çok insan örneğin dini açıdan kendilerinden üstün gördükleri bir parti liderine itaat eder. Çünkü özgür yetişmemişlerdir. Kendi beyinlerini kullanmaktansa güçlü olana uymayı tercih ederler. Böylece kısa yoldan çok para kazanabilirler ya da gücün yanında yer alarak üst düzey görevlere gelebilirler. Örneğin kızlar zengin erkekleri güçlü bulurlar eğer fakirlerse. Onlarla beraber yaşama istekleri yine kolay bir yaşam sürmek içindir. Ancak bir devrimci ya da solcu güçe tapmaz. Ahlaka değer verir. Anarşistler de güce tapmaz. Anarşi V for Vendetta da söylendiği gibi lidersizlik değildir, toplumun düzeni kendisinin sağladığı ve lidere ihtiyaç olmayan düzendir. Anarşi karmaşa değildir. Tam tersine tüm insanların devlet olmasa dahi kurallara uyması ile sağlanmış mükemmel düzende bir sistemdir. Bu da ahlaki açıdan iyi insanların olduğu toplumlarda mümkündür. Bizim toplumumuz kültürel açıdan çöküş yaşadığı için insanlar güce tapmakta ve kolay yoldan zengin olmaya çalışmaktadır. Bunu bize öğreten de onlarca yıldır yönetimde olan şahıslardır. İnsanlar genel olarak ne kadar az çalışarak ne kadar çok para kazanırsa o kadar mutlu olacağını bildiği için de güce tapar. Ben erdemli bir insan olmasaydım kolayca güçlünün yanında olurdum ve onun ahlaka uygun davranıp davranmadığını önemsemeden çok para kazanırdım. Bu konunun dinlerle ilgisi yoktur. Ben deistim ama birçok müslümandan daha erdemliyim. Ateist bir insan da çok iyi ve erdemli olabilir buna da saf iyilik denir. İyi olmak sadece dinler sayesinde sağlanmaz. Bunun en önemli örneği Türkiye'dir. Türkiye'de nüfusun yüzde 50'si kötüdür yaklaşık olarak. Buna ek olarak yüzde 10-15 kötü ve iyi yönleri olanlar vardır. Bunları her seçimde görebiliriz. İslam dini çok yoğun olarak seçilmiş olsa da ülkemizde İslam dini genel olarak yanlış bilinmektedir. Anlatılan İslam ile halkın bildiği İslam birbirinden farklıdır. Bana göre ise anlatılan İslam da yalandır. Anlatılan İslam'ı Cemil KILIÇ çok iyi aktarmaktadır. Muhammet'in kaynaklarına ve Kuran'a göre aktarır. İsteyen inanmakta özgürdür. Muhammet bir şizofrendir ve önce mağaraya kapanmış sonra da halisünasyonlar görüp Cebrail ile konuşarak bunları Kuran'a yazmıştır. Bunlar Tanrı'nın sözleri değildir. Sonuç olarak bu uydurma sözlere tapan cahil ve kültürsüz bir toplum ortaya çıkmıştır. Cahiller güce tapar.^[1]