İnsanların diğer insanlara hatta diğer canlılara karşı davranışlarını çoğu zaman empatik norönlar yani ayna nöronlar belirler. Bu nöronlar karşınızdakinin durumunu hissini olası yaşayacağı duyguyu vs size yansıtır böylece siz de bu hissi, duyguyu kısmen deneyimlersiniz. Süpriz yaparken mesela o kişinin yaşayacağı şaşkınlık veya sevinci siz de duyumsarsınız. Ancak bu duyumsama aynı duyguyu beyninizin size yaşatması şeklinde bir empatikliğe dayanır. Tabi ayna nöronlar bunu sizin 'beyin (deneyim) dilinize' çevirir. Bu da şu demektir: bu nöronların size deneyimleteceği şeyin ölçüsü veya niteliği sizin önceki benzer deneyimlerinizle dayanır. Örneğin deprem yaşamış birisinin bir deprem filmi izlerken size göre yaşayacağı his duygu kendi yaşadığı deprem nedeniyle çok daha güçlü ve farklı olabilecektir. Tüm bunlar bize beynimizin kendi deneyimlerine göre yine bize kendimizi yaşattığının göstergesidir. Örneğin aşk acısı yaşadıysanız bir aşk filminde kendi duygunuzu yeniden deneyimlersiniz. Filmdeki terk eden karakter aslında sizin beyniniz tarafından sizi terk eden kişiye 'dönüştürülür' siz farkında bile olmadan. İşte bu nedenle her ihtimalde siz kendinizi yaşar ve deneyimlersiniz.
Ayna nöronlar nedeniyle karşınızdaki kişiye süpriz yapmak tüm bu sebeplerle karşınızdaki kişinin şaşkınlık ve sevinci size yansıyacağı için bu size de keyifli ve hoş gelir, gelebilir. Korku filmi izlerken örneğin filmdeki karakterlerin heyecanını korkusunu belli ölçüde bahsettiğimiz mekanizma nedeniyle deneyimlersiniz. Korkmanıza rağmen filmi izlemek neyse birini korkutmaya iten sebepler de aynı veya benzerdir. Hep karşınızdaki kişi için kendiniz kriter olursunuz davranışlarınız açısından. Ona bir davranışı yaparken hep bunu kendi zihniniz sizin 'zihin dilinize' göre (yani deneyimlerinize göre) modeller ve sizin davranışlarınız üzerinde bunlar belirleyici veya yönlendirici olur.