Cinsellik üzerine çok fazla şaka yapılır, ancak gerçekte cinsel ilişkinin kendisi ciddi bir iştir. Bireyler öncesinde veya sonrasında olabilse de , cinsel ilişki esnasında gülmezler. Tezat gibi görünen bu durumu değerlendirmek için öncelikle, şu soruları ele almamız gerekir .
Herhangi bir durumu yada bir şeyi komik olarak değerlendirmemize neden olan kıstaslar nelerdir. Şaka , mizah , espri komik olan bir durum karşısında neden güleriz veya gülmenin işlevi ne olabilir.
Bu konuda öne çıkan teorilerden "Rahatlama Kuramı" gülmeye ilişkin psikofizyolojik bir görüş ileri sürer.Rahatlama kuramı, gülme ile birlikte duygusal bir boşalmanın, rahatlamanın söz konusu olduğunu ileri sürer. Bu kuramın farklı savunucuları arasında görüş ayrılığı olsa da hepsinin üstünde uzlaştığı ortak nokta şudur; gülme, sinirsel enerjinin ortaya çıkışıdır.
Rahatlama kuramının en önemli temsilcilerinden biri Freud’tur. Freud’a göre bastırılmış düşmanca duygularımızı ya da düşüncelerimizi, bastırılmış, yasaklanmış cinsel duygularımızı, arzularımızı espri yaparak açığa vururuz, bilinçaltından bilince getiririz ve bu şekilde tatmin ederiz. Elbette ki tüm bunları elimizde olmadan irademiz dışında yaparız.
Benim kişisel görüşüm ise şöyledir. Doğada erkek ve dişi bireylerin , yavru meydana getirme konusunda yaptıkları yatırım ve katlandıkları zorluklar arasındaki eşitsizlikler ,( dişi bireyin çok daha fazla zorluğa katlanmak zorunda oluşu, erkek bireyin seçilebilme rekabeti ve kaygısı ), türlerin çoğunda, çiftleşme faaliyeti nedeniyle , bireylerin büyük gerginlikler hissetmesine yol açar. Zira evrim sürecinin bireye yüklediği en önemli misyonun gerçekleşme anı burasıdır. Evrim açısından bireyin, bu an dışında, hiçbir önemi yoktur , her şey, soyun devamı anlamına gelen çiftleşme anı içindir. Evrim açısından birey, çok hızlı ,çok güçlü , çok kurnaz , çok akıllı ,çok yetenekli olduğu ölçüde değil soyunu devam ettirebildiği ölçüde başarılıdır.
İnsanın ve özellikle de insan beyninin evriminde, tüm bunlara ilave olarak, cinsel seçilim mekanizmasının çok şiddetli ve etkin oluşu , bu gerginlik ve duygulanım yoğunluğunun, insan özelinde daha da üst seviyelere çıkmasına neden olur.
Komiklik ya da gülmek ise bu gerginliği azaltır. Gülmek, kendi ruh halimizi veya sağlığımızı iyileştirmek amacıyla değil, başkaları üzerinde etki bırakmak üzere gelişmiş bir özelliktir. Gülmek, rahat ve güvenli olduğumuza dair karşı tarafa bilinçaltı bir sinyal gönderme anlamına geliyor olabilir. Aynı zamanda gülmek koruyucu duvarlarımızı işlev dışı bıraktığımız yani ruhen de çıplak olduğumuzu gösterir. Tüm bunların gerginliği azaltıcı işlevi olduğu düşünülebilir.
Yeri gelmişken, sorulan soruyla da ilgisi olduğunu düşündüğüm, gülmenin toplumsal işleviyle ilgili olarak, Fransız fiozof Bergson'un ilgi çekici görüşlerine de değinmek isterim .
Bergson'a göre gülmenin asıl işlevi aykırı eğilimleri cezalandırmak; rolü ise katılığı yumuşaklık olarak düzeltmek böylece herkesi herkese yeniden uyumlu duruma getirmek, sonucunda ise sivrilikleri gidermektir Gülmenin bundan dolayı toplumsal bir yaptırım olduğunu ve onun toplumsal kontrole katkı sağladığını söyler.
Çünkü gülme, hedef aldığı kişiyi rahatsız eder, korkutur. Gülme, komik durumda olan kişiyi utandırır ve böylece komik olan üzerinde üzücü bir etki bırakır. Bu nedenle, hiç kimse bile bile gülünecek duruma düşmek istemez. Gülünç duruma düştüğünü fark ettiği an, davranışlarını değiştirmeye, gülünç durumunu ortadan kaldırmaya, kendine çeki düzen vermeye çalışır. Dolayısıyla, daha önce ifade edildiği üzere gülmenin toplumdaki ayrıksı her eğilimi bastırdığını, toplumsal yaşam ile uyumsuz olan davranışları, tutumları, hareketleri düzelttiğini ve onları normalleştirmeye çalıştığını söyler. Başka bir deyişle, toplum kendisi ile uyumsuz olan bir harekete, duruma kahkaha ile karşılık verdiğinde, onu cezalandırdığında, aynı zamanda kahkaha ona acı çektiren yarayı iyileştirir ve hayata geri döndürür Böylece bu davranışların gelecekte tekrar etme olasılığı azalır.
Bergson'ın görüşleri, komik olanın neden olduğu gülme dışında, gülmenin diğer türlerine yönelik, Örneğin, mutluluktan, sevinçten, saldırganlıktan, hoşgörüden, başkasının kötü duruma düşmesinden, zarar görmesinden dolayı gerçekleşen gülmeden, kendimizdeki bir çirkinliği, tuhaflığı alaya alıp gülerek onu güzel göstermeye çalışmamızı ya da güçsüzün, güçlü olan karşısında bir güç aracı olarak gülmenin, politik yanından söz etmemesi nedeniyle haklı olarak eleştirilmiş olduğunu da belirtmek isterim.
Kaynaklar
- Fatma Erkek. (2007). Kahkaha Toplumdan Yana: Henri Bergson’un Gülme Yorumu. Dört Öge, sf: 1 = 15. | Arşiv Bağlantısı