Veganlık tamamen insanların, kendi iradesi ve mantığı ile ortaya çıkardığı bir olgu ve aslında sanıldığı gibi, bir beslenme biçimi de değil. Veganlığın temelinde şu var: Artık insanoğlu, ulaştığı medeniyet seviyesi, teknolojik ve ekonomik refah düzeyi nedeni ile hayvanlardan faydalanmak zorunda değil. Ne beslenme (gıda), ne ısınma (post, kürk), ne hareket gücü (çeki hayvanı), ne eğlence (hayvanat bahçesi, sirk) ihtiyacını, hayvanları kullanarak gidermek zorunda değil. Ve hayvansal beslenmeye dayalı endüstri ve üretim biçimi, sürdürülürlüğü olanaksız bir ekonomik ve ekolojik yapı doğurmakta. E madem böyle neden duyguları/zekası olan, bizimle sosyal iletişime geçebilen, devasa evrimsel aşamalardan geçip kendilerine hayli gelişkin hayatlar kurmayı başarmış varlıkları kullanalım. Neden bir şekilde onlara acı çektirelim, neden kendi hayatlarını yaşamalarına izin vermeyelim, neden kesip yiyelim, neden onları hapsedelim vs. Bunu bir insana yapmak (köle) bir zamanlar nasıl normaldi ama artık terk edildiyse, genetik olarak bize %98, 95, 90 yakınlıktaki bir canlıya da yapmamamız gerekli.
Doğada veganlık falan yok. Herkes herkesi yer, herkes herkesten faydalanır bu kadar basit. Ama doğa, bir mücadele ortamı. Güçlünün hayatta kaldığı, her tür stratejik hamlenin canlıyı hayatta kalma savaşında yukarıya taşıdığı bir ortam. Kaplan ceylanı yer, bu kadar basit. Ama insanın medeni dünyası böyle bir yer değil. Aslında günümüzde hayvanlardan hâlen faydalanıyor isek bunun nedeni sadece alışkanlıklarımız, endüstrinin ve kapitalizmin dayatmaları ve reklamları, hayvansal beslenmenin kolay, garantici ve basit olması hatta sadece keyif veriyor olması. Hayati hiç bir gerekliliği yok.
Sağlıklı beslenme meselesi biraz şüpheli. Bulanık sular oralar. Çok fazla değişken var çünkü. Ne her et, tereyağ bal yiyen erken ölüyor, ne de sadece bitkisel beslenen herkes daha sağlıklı. İşin o tarafının netleşmesi de zor. Ama temel olarak bu "sağlıklı beslenme" argümanı ya da iddiası, veganlıkta sanıldığı kadar önemli bir kıstas da değil aslında. Şuna eminiz: Hayvansal beslenmenin zararlı olduğu kesin değil ama sadece bitkisel beslenmenin neden olduğu bir rahatsızlık da yok. Sadece bitkisel beslenerek hayatta kalmak, bırakın hayatta kalmayı sağlıklı olmak kesinlikle mümkün. Hayvansal gıdalardan alıp da bitkisellerden alamayacağımız bir şey yok. O nedenle yine yukarıdaki argümana geliyoruz: Şart değil, mecbur değiliz ve hatta gerek yok. Madem öyle sevgimize, dostluğumuza, yakınlığımıza cevap veren gelişmişlikteki canlılara neden gıda muamelesi yapalım?
Buna göre veganlık bir yaşam felsefesi aslında. Uzun yıllar sonra insanların, bize, ilkel insanlar olarak bakması gayet olası. Ama bu da, bizim bugün geçmişteki insanlara ilkel olarak bakmamız gibi haksız bir yorum olacak. Çünkü her insan, yaşadığı çağın ve dönemin bir üyesi. Aristoteles, kadınlara "eksik insan" diyordu. Haklı mıydı? Hayır. Ama o zamanlar bu, toplumda genel olarak kabul gören bir fikirdi ve dönemin kadınlarından bugüne kalmış tek bir miras da yok. O nedenle Aristo, bu açıdan zamanının insanı olsa da başka bir çok açıdan zamanının çok ötesinde bir kişilikti. Çünkü bazı düşünceleri bugün için bile geçerli. Veganlar, temel felsefi argümanları açısından gayet ilerici insanlar. Hayvanlara bakış açısından dayanakları sağlam ve gerçekten gelecekte veganlığın çok daha kalabalık kitlelerce benimsenecek bir yaşam biçimi olacağı kesin.
Ama, veganlığı dayandırdıkları bir diğer argüman olan "yaşanabilir dünya" meselesi pek ikna edici değil. Daha doğrusu vegan olarak dünyayı daha yaşanabilir bir yer kılma ya da mevcut durumu daha uzun sürdürme argümanı hayli zayıf. Çünkü iki çocuk yerine bir çocuk yapmanın dünyanın sürdürülürlüğüne yapacağı katkı, muhtemelen binlerce veganın kitleye katılmasından çok daha fazladır. Veganım, dünyayı düşünüyorum diyip iki çocuk yapmak tam bir tezat. Nasıl hayvanlardan beslenmek şart değil, keyifli ve kolay ise, bir çocuk yapmak da, neslin devam etmesi ve ebeveynliği yaşamak açısından yeterli. İki çocuk, tıpkı veganların temel argümanı gibi "mecbur değiliz" ya da "şart değil". Sadece keyifli ve garanticilik. Bu temel tezatlık da veganların en zayıf tarafları. Veganların, dünyayı düşündüğü falan yok. Bu bayağı ucuz bir yalan. Çoğu eğitimli, gelişkin, medeni insanlar. Sadece keyifleri için tükettikleri kaynaklar, vegan olmaları ile kazandırdıklarından çok daha fazladır. Çoğunun kedisi/köpeği var ve tüm mamalarda hayvansal var, buyurun çelişkiye. :) Ve zaten dünyanın daha yaşanır ve sürdürülür bir yer olması için hayvansal üretimin tamamen bitmesi de şart değil. Buna göre dünyadaki herkes, hayvansal tüketimini yarıya ya da çeyreğe kadar indirse dünya yine yaşanır bir yer olur. Hiç hayvansal tüketmemek şart değil yani.
Yani daha yaşanır bir dünya için veganlık tamamen boş bir iddia. Sağlıklı yaşam iddiası da kısmen geçerli, yeterli değil. Hayvan sevgisine ve haklarına dayandırdıkları temel motivasyon ise mantıklı ve güçlü.
Bu nedenle de veganlık temelde hayvan hakları ve sevgisi ile ilgili bir olgu. Ama herkes de hayvanlara öyle bakmıyor. Çoğu kişi için ise hayvanlar zaten insana hizmetten öte bir anlamı olmayan varlıklar. İster gıda, ister dostluk, ister sergileme, ister başka bir şey olsun. Bu nedenle de dünyadaki temel meseleler arasında veganlık, zayıf ve önemsiz kalıyor. Buna karşı da veganlar veganlığı, beslenme, yaşanır dünya gibi daha "önemli" başlıklar altında dünyaya satmaya çalışıyorlar ama ikna edici olamıyorlar.
Bir yandan da bir köylünün, gayet temiz, sevgi dolu bir ortamda bir inek besleyip sütünü almasında da ne gibi bir sakınca olabilir? O ineğe çok iyi bakıyor, Mozart dinletiyor (Bir ara bu konuşulmuştu ya :) ), onu sevip okşuyor, zengin gıdalar veriyor ve ineğin başka bir ortamda bu kalitede yaşaması olanaksız. Bu konfora karşı da inek, insana süt veriyor. Adil bir anlaşma sayılmaz mı? Buna göre et yemeyelim ama konforlu bakılan hayvanların sütünü içebilelim. Bunu bir vegana anlattığınızda hiç ikna olmuyor çünkü böyle bir dostluk ilişkisinin hiç var olmadığını söylüyor. Ama ben bir tarım mühendisiyim ve bunun gibi birçok örnek gördüm. Buna göre de endüstriyel hayvancılık ve aslında hayvana eziyet biterse sorun da kalmaz argümanı öne çıkıyor. Mesele hayvanlardan faydalanmak mı, onlarla becerilerini paylaşmak mı? İşverenim de bana para verip benim eğitimimi, zekamı, becerilerimi satın alıyor neticede. Ben de ineğe bol gıda, barınak, koruma verip süt alayım. İnek mutlu görünüyor çünkü kapıyı açtığımda çekip gitmiyor. Hava kararınca ahırına geri dönüyor. Demek ki mutlu. Bir vegan da köpeğine mama, barınak ve sevgi veriyor. Köpek de ona dostluk ve eğlence veriyor. Bence adil. Bu şartlarda bakılıp faydalanılan çok besi hayvanı var. Anadoluda, endüstriyel olmayan hayvancılık genelde böyledir zaten. Köyde çocuklar kuzularla ineklerle dosttur. Hayvanların çoğu kesilmez bile. Süt verebildiği sürece yaşatılır. Ölünce aile ağlar. Ailenin bir bireyi ölmüştür çünkü.
Konu üzerine daha çoook fazla ayrıntıya girilebilir. Çizgiyi nereden çekeceğimizi belirlemek çok zor bu konuda. Ama tekrar edeyim: Yaşanır dünya için veganlık argümanı zayıf. Sağlıklı yaşam için veganlık argümanı yetersiz. Hayvanlara bakış için veganlık mantıklı ve haklı.
Umarım açıklayıcı olmuştur... Sağlıcakla...