''Evrimin mucizevi serüveni'' ifadesi bana gerçekten muhteşem şeyler anımsattı. Fakat bu ifadeler bilimsellikten daha çok ''Alice Harikalar Diyarında'' kitabı okuyor hissi uyandırıyor. Evrim gibi bilimsel bir olay bu şekilde ifade edilmemeli.
Gelelim tesadüf tarafına evrimde tesadüf yoktur çünkü canlıların ilk defa nasıl meydana geldiğini ele almaz. Canlı türlerini ve bu türlerin nasıl oluştuğunu ele alır. İlk canlının random tesadüfen meydana geldiğini iddia eden teori Modern Sentetik Teoridir ve bu teori kanıtlanmış teori olmadığı gibi bilim çevresinde kabul görmemiş varsayımsal bir teori olarak kalmıştır. Bu teori Spontane Jenerasyonu iddia ediyor, yani birkaç milyar yıl önce dünyada ilk olarak amino asitlerin ve nükleik asitlerin tesadüfler sonucu oluştuğunu, daha sonra bu amino asitlerden, monomer, polimer, peptit bağları (protein moleküllerinin) oluştuğunu, sonra da bu proteinlerin okyanusların içinde su tarafından molekül yapılarının bozulmaması için hava baloncuklarının içine girdikleri (yani hava baloncuklarını membrane, hücre zarı gibi kullandıklarını) iddia ediyor. Ki hava baloncuğu nasıl patlamadan bu ilk proteinleri koruduğu şüphelidir. Daha sonra, bu protein moleküllerinin yine tesadüfler sonucu hayat için gereken bir şekilde geometrik bir katlanmayla organik molekül haline geldiğini iddia ediyor. Çok fantastik bir hipotez ve bilimsel olarak bir delil yok.
Bilim mucizevi, muhteşem, fantastik serüvenleri incelemiyor. Bilim şu an doğada gözlemlenebilir olanı ya da laboratuvarda denenebilir olanı inceliyor. Dolayısıyla evrim bilimsel bir teori olarak bugün bazı gözlenebilen doğa yasalarını ele alırken gözlemleyemediğini de teori olarak ortaya koyup kanıtlamaya çalışıyor. Öyle muhteşem, mucizevi olarak gözümüzde büyüteceğimize olanı olduğu kadar incelesek öğrensek bilime daha gerçekçi katkılarda bulunuruz.