Sizi tanıyıp yaşamınızı bilmeden özel durumunuz üzerine yorum yapamayız. Böyle durumlar psikolojik incelemeler ve uzman görüşleri gerektirir.
Ancak ülkemizdeki genel durum üzerine şöyle bir yorum yapabiliriz.
Görece muhafazakâr toplumlarda aşk ve karşı cinsle ilişkiler kültürel, dini, sosyal kalıplarla sınırlanıyor ve özellikle aşk, seks ve erkekler, kadınlara ayıp, günah ve ürkütücü birer olgu olarak tanıtılıyor. Herkes için ama daha çok kadınlar için bir insanı seksi bulmak, bir insanla seks yapmayı istemek, arzu duymak ayıp, günah oluyor. Daha çocuk yaşta bu baskı ile yoğruluyoruz. Bu nedenle de çevremize, karşı cinse beğeniyle, alıcı gözle bakmaktan alıkonmuş oluyoruz.
Bizde daha çok namus olarak adlandırılan kültürel bir olguyla her türden karşı cins etkileşimi ve yine daha çok kadınların karşı cinsle cinsel içerikli etkileşimi ve yakınlaşması her şartta sınırlanıyor.
Ayrıca yine muhtemelen kültürel ve coğrafi bazı nedenlerle, "Fiziksel güzellik önemli değil, insanı huyu güzel olsun" gibi bir tercihle de insanlar partner seçerken cinsel cezbediciliği, çekiciliği, güzelliği değil daha çok yardımlaşma, sadakat, dostluk, güvenilirlik gibi kıstasları değerli görüyor ki bu tercih bakışı doğru ve mantıklı gibi görünse de aslında üreme dinamiklerinin ve evrimsel seçilimin dışında bir tercih yöntemi.
Direk söyleyelim: Aşk, seks demektir. İnsan, seks yapmayı isteyeceği insana aşık olur ve bu seks duygusunu tetikleyen şey güzelliktir, fiziksel cezbediciliktir, hâl, tavır konuşma beden dili vs.dir. İyi huyluymuş, düzgün insanmış (ve bunlar her ne demekse?), güvenilirmiş, bunlar ayrı kıstaslar. Bu kıstaslarla partner seçilebilir, bunda bir sakınca yok ama ortada cinsel cezbedicilik yoksa orada aşktan söz edilemez. Ve kadınlar da erkekler kadar karşı cinsi çekici bulur, arzular ve buna hakları da vardır. Ama biz bu gerçekleri kabul etmediğimiz, kabul etsek de baskıladığımız, çocuklarımıza bu konuda doğru eğitim vermediğimiz için duygusal ve cinsel olarak sorunlu nesiller yetiştiriyoruz. Toplum olarak aşık olmayı, ilişki yaşamayı, seksi, şehveti bile bilmiyoruz. Aşık olup birini arzulamanın ayıp ve namussuzluk olarak görülmesi gibi garip ve evrime aykırı bir kültürel kabulle yaşıyoruz. Bu şartlarda da geniş kitle için birilerine aşık olmak pek de kolay hatta mümkün olmuyor.
Tüm bu çarpıklıklar temel olarak evrime ve cinsel seçilime aykırı. Yüksek olasılıkla da bu nedenle birilerine aşık olmamız zorlaşıyor.