Mustafa Kemal Atatürk'ün 1931 yılında okutturduğu tarih kitabındaki, İslam ile ilgili yanlış söylemleri neden okutuldu veya okutuldu mu?

Arkadaşınızın tarih bilgisi ne yazık ki kulaktan dolma bilgilerle sınırlı görünüyor. Öncelikle Atatürk'ün 1931'de okuttuğu iddia edilen bir tarih kitabında böyle bir ifade yer aldığına dair güvenilir bir kaynak sunabilir mi? Yoksa bu da gerçeklerle yüzleşmekten kaçanların uydurduğu bir şehir efsanesi mi? Atatürk dönemin gençlerine akıl ve bilimi rehber edinmelerini öğütlerken İslam'ı yanlış tanıtmak gibi bir çelişkiye düşer miydi sanıyorsunuz? Kaldı ki Kuran'ın Allah'ın kelamı olduğu inancı İslam'ın temelini oluşturur. Bu gerçeği saptırmaya çalışmak sadece cehaletin değil aynı zamanda art niyetin de göstergesidir.

Arkadaşınıza sormak isterim acaba Atatürk'ün "Medeni Bilgiler" kitabını okuyup anlamaya çalıştı mı hiç? Yoksa sadece başkalarının çarpıtılmış sözlerine mi kulak veriyor? Eğer bu kitabı okusaydı Atatürk'ün dine ve inançlara saygılı olduğunu hatta İslam'ın özüne dönüş çağrısı yaptığını görürdü.^[1] Eğer maddi durumu yoksa bana ulaşsın ben alırım ona okuyacağını da... okuyabileceğini de pek sanmam gerçi.

Özellikle "Din vardır ve lazımdır. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur." diyerek dinin toplumların sürekliliği için önemli olduğuna işaret etmiştir. Ayrıca "Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir." ifadesiyle dini ve dili milletin temel değerleri arasında saymıştır. Atatürk, dini cehalet, hurafeler ve istismarlar karşısında korumak gerektiğine inanmış ve bu konuda halkı bilinçlendirmek için çalışmalar yapmıştır. Dini sadece bir inanç sistemi olarak değil aynı zamanda toplumu ileriye taşıyan bir güç olarak görmüştür. "Hz. Muhammed zamanındaki gerçek İslamiyet" diyip islamiyetin yanında olmuştur.

Ancak görünen o ki bazıları gerçekleri öğrenmek yerine körü körüne Atatürk düşmanlığı yapmayı tercih ediyor. Bu da onların ne Atatürk'ü ne de İslam'ı gerçekten anladıklarını gösteriyor.

Beyin dediğimiz şey çok elzemdir fakat onu sadece taşımak bir işe yaramaz. Kullanmak da gerekiyor yoksa sadece kafatasının içinde boş ağırlık yapar. Bazıları için beyinler sadece yüzlerini dik tutmaya yarayan bir ağırlık merkezinden ibarettir. Onlar için düşünmek egolarını taşımaktan daha ağır bir yüktür.